21 Kasım 2020

Altı Çizili Kitap Cümleleri - 1



Olduğum şeyle olmadığım şey arasında,  hayal ettiğim şeyle
hayatın beni yaptığı şey arasında bir boşluğum.
Fernando Pessoa / Huzursuzluğun Kitabı


Niye bu kadar sıkıyorsun kendini? Yeni tanıştığın birine her şeyini anlatmaz mısın? -Ben karşıma çıkan ilk insana, bütün hayatımı anlatabilirim. “Neden?” -Nedeni yok. Yani bence yok. Doktora sorarsan, manik döneminde olduğu için der ama palavra. Ben her zaman böyleyim. Bizi samimiyetin hastalık olduğuna inandırmaya çalışıyorlar. İnanınca, herkes gibi olunca, aptallaşınca iyileşiyoruz…
-Emrah Serbes / Her Temas İz Bırakır-



Zamanla herkesin sende hissettiği bir şeyi ben bilinçaltımda algılamıştım, sen ikili bir hayat yaşıyordun, bir yönüyle aydınlık,tamamen dünyaya açık bir yüzey, öteki yönüyle ise çok karanlık ve sadece senin bildiğin bir yüzey –bu dipsiz derinliklerdeki ikili yapıyı, senin varlığının sırrını ben, yani daha on üç yaşında olan çocuk, sihirli bir çekim gücünün etkisiyle daha ilk bakışta hissetmiştim.
-Stefan Zweig / Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu-


O benim aynamdı ve aynımdı. O benim taraklı ayaklarımdı. Serce tırnakları gibi ince parmaklı iki elimdi. Hep içeri bükük utangaçlı boynumdu. Kamer Hala'mın parmak izlerini taşıyan burnumdu. Şeker pembe dilimdi. Taş yanığı, yarali dizlerimdi. Uzun uzun arka odalarda yorganların altında yatanımdı. Ağlayarak uyananımdı. Petoğlan'ımdı.. Ali’mdi. Kötü kızımdı. Ardından küllerin üstünde kederle mırıldandığımı duymadı. Peşinden koşan mahzun bir hayatsızın kalbini kırdı. Ne çok aradım onu karanlık sularda, buldum sonunda bir çamur kuyusunda.
-Latife Tekin / Gece Dersleri-


Tüm gülünç geçmişimizde o kadar gülünç şeyler, aldatmacalar, saflıklar keşfediyorduk ki belki de genç olmayı bir anda durdurabilmeyi isterdik, gençliğin kopmasını beklemeyi, bizi geçerek çekip gitmesini beklemeyi, uzaklaşmasını izlemeyi, tüm o küstahlığına bakabilmeyi, bıraktığı boşluğa dokunabilmeyi, derken yeniden kendi önümüzden son bir kez daha geçerken gözlemeyi ve sonra da kendimiz çekip gitmeyi, onun, yani gençliğimizin gerçekten gittiğinden iyice emin olmayı ve o zaman da huzur içinde, kendi yolumuzdan, tamamen kendimiz olarak, usulca Zaman’ın öte tarafına geçip insanların ve nesnelerin neye benzediklerine gerçekten bakabilmeyi.
 Louis-Ferdinand Celine / Gecenin Sonuna Yolculuk-


Çünkü Oğuz Atay’ı da okudum, seni de tanıdım...
Diyebilirsin ki, bir insanı fotoğraflarından ve hakkındaki haberlerden ne kadar tanıyabilirsin? Haklısın, belki de çok az... O zaman şöyle demeliyim: Seni az tanıyorum... Az...
Sen de fark ettin mi? Az, dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z. Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. o alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve  yüzbinlerce cümle var. sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. Senin ve benim gibi... Bu yüzden belki de, az çoktan fazladır. Belki de az, hayat ve ölüm kadardır! Belki de, seni az tanıyorum, demek, seni kendimden çok biliyorum, demektir. Belki de az, her şey demektir. Ve belki de benim sana söyleyebileceğim tek şeydir.
Hakan Günday / Az


Her halk kendi dininin en iyisi olduğunu ileri sürer ve ikna etmek için de yalnızca birbirleriyle uyumsuz olmakla kalmayan, neredeyse hepsi de çelişik olan sayısız kanıta dayanır. İçinde bulunduğumuz derin cehalette, bir Tanrı’nın varlığını varsayarsak, hangi din Tanrı’nın hoşuna gidebilir? Eğer aklı başında insanlarsak ya bunların hepsini korumalıyız ya da hepsini yasaklamalıyız; onları yasaklamak kesinlikle en emin yoldur, çünkü hepsinin şaklabanlık olduğuna ahlaki olarak inanıyoruz ve var olmayan bir Tanrı’yı hiçbir din memnun edemez.
- Marquis De Sade / Yatak Odasında Felsefe-


Beni boş ver. Konu ben değilim ki. Hiçbir zaman da olmadım. Asıl sen kimsin? Senin heyecanların neler, tutkuların neler, hayallerin neler? Şu hayatta başın sıkıştığında ilk kimi ararsın? Seni karşılıksız seven insan kimdir, ne bok yersen ye seni bağrına basacak insan kimdir? Eğer böyle biri varsa bu akşam onu ara, halini hatrını sor bu vesileyle. Yoksa sen de bir gün benim gibi yapayalnız kaldığında ufacık bir şey danışmak için bile arayacak kimseyi bulamazsın. Bu sözlerimi harcanmış yıllarımın manifestosu olarak kabul edebilirsin. Çünkü büyük bir tecrübeyle konuşuyorum, tecrübe ıstıraptır güzelim ve zannettiğinden çok daha fazla ıstırap çektim. İstersen sonra yine araşalım, daha 64 dakika bedava konuşma hakkım var çünkü.
-Emrah Serbes / Erken Kaybedenler-


Hayatta en önemli şey nedir? Açlık çeken bir ülke birine bu soruyu sorarsak cevap “yemek” olacak. Donmakta olan birine aynı soruyu sorarsak cevap “sıcak” olacaktır. Kendini yalnız ve çaresiz hisseden birine soracak olursak cevap mutlaka “diğer insanlarla beraber olmak” olacaktır. Ama bütün bu ihtiyaçlar giderildikten sonra, bütün insanların ihtiyacı olan bir şey var mıdır hala ? Filozoflar buna evet diye cevap verirler. Onlara göre insan sadece ekmekle yaşayamazlar. Tabi ki bütün insanlar yemek yemelidir. Ayrıca sevilmeye ve ilgi görmeye ihtiyaçları vardır. Ama bütün insanların ihtiyacı olan bir şey daha vardır: Kim olduğumuzu ve neden yaşadığımızı bilmek.
-Jostein Gaarder / Sofie'nin Dünyası-




8 yorum:

  1. heyooo yazı yazmışıın bu aşkaam :) bakıyodum blogunaaa ne zaman yazcak diyeee :) akşam gördüm deeee sen çal kapımı adlı romantik minnoş diziyi izliyoduum :) sonra da çok heycanlı masterchef iiiiii :) bikaç gün yazmadın yaaa kitap okuyo diyodum zatensiğğğ :) alıntı yazmışın güzeeel. bu haftasonu ben de gündüzleri roman okuyom ama hafif romanları bu sefer ağırlar arasına arada hafifleri koyuyom, heyecanlı romanlarııı yanee :) oasis sevilmez miiii :) pessoa müthişli bişi demiş :) mrah serbes hoş şeyler demiş, daha bi kitabını okudum ama okurum yaniğ :) zweig ülkemizde en sevilen yabancı yazar sanırım hafif ve kısa yazdığı için, bir de telif süresi geçtiğ için yani herkesler basıyo kipatlarını :) günday bütün romanlarını geçen yıl okudum, aşırı kötümser, sert buluyorum ama napsın yani ülkemizde de mi yaa, kinyas kayra güzel, diğerleri bu romana benziyo biras, kinyas kayraya :) sofinin dünyası iyi tabi, sondaki sorusu da güzel yanıtı zor ama olsun soru sormak iyi bişiy :) sade okudum bikaç kitabını bunu okumamışım sanırımsam :) latife tekin iyi tabeee :) celine şaşırtıcıı, yky baskısı çokzel yaaa :) pessoaaa ayolcuum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben tv de bazı tartışma programları hariç hiç bir şey izlemiyorum, zaten fırsat olmuyor. Kaç gündür hastayım Deep'ciğim, yeni yeni toparlanıyorum, 20 günde 2 defa Covid testi yaptırmak zorun da kaldım, adliye de herkes Covid, benim negatif çıkıyor çok hastayım, neyse. Hergün 1 kitap bitirdim geçen hafta, gözümü o kadar yormuşum ki boş durmayayım diye Storytel aldım, Beyhan Budak'ın kitaplarını dinledim, az toparlanayım okuduklarımı da alıntılayacağım.

      Yatak Odasında Felsefeyi, Fulya önermişti kitap zevkinde, ahlak cinsellik günah anlayışında çok değişecek diye. Sado-mazo gereksiz çok sapkınlık boyutunda diyaloglar var ama sohbetlerin arasında ki Felsefe kısmı şahane, ben okurken çok altını çizmemiştim o yüzden alıntılayamadım kitabın hepsini.

      Sil
    2. heey sen de adliyedekiler de iyi miiii :)

      Sil
    3. Benim test 2. kez negatif çıktı bir türlü iyileşemiyorum. 1 ayda 25 tane iğne yedim, yarına kadar da raporluyum. İdari izin için Adalet bakanlığına dilekçe gönderdimi umarım kabul olur.
      Adliyede ilk ölüm gerçekleşti vaka sayısıda çok yüksek buna resmen esnek çalışma yok :o

      Sil
  2. notunu okudum tabee. akşamları bloga baktığımdan yaniii mail hep aklıma gelmiyo blogdan yazmak kolay geliyo ondan yanii :) bu akşam yorum yaptın negzeel :) bu hafta bgezmedin pek blog :) sevinduum :) hikaye fikrisi çokzel. bikaç kelimeden öykü yazmak. sevdim tabii. sen düşün kelimeleri filan önce sen yaz yaniii, ben de yazarım duyururum, güzel bir porocee, sevilir sanırımsam, olur yani yazanlar sanıyorumsaam :) daha önce iki kez öykü denemsi yaptıydık. herkes bir paragraf yazdıydı. ilkini berlin berlin arkadaşımız düzenlediydi. bulamadım şimdi öyküyü. hoş olmuştuydu. ikincisini ise geçen kış yaptıydık. sessiz geni arkadaşımız düzenlediydi. on onbeş arkadaşımız katıldıydı. çok hoş bir fantastik öykü olduydu. blogumda duruyoring :) bak sessiz gemi de tümü şöyle. nefis olduyduu.

    https://kavanozdakibeyin.blogspot.com/2019/12/anlat-bakalm-mim.html

    bu arada gül makça arkadaşımızın bir ortak hikaye fikrisisi vardıı :) hemingway in kısa öyküsü, tek cümlelik, bebek ayakkabıları ile ilgili, o öykünün öncesini yazalım dedi, yani hemingway inki son cümle olsun öykünün, biz hayal edelim kurgulayalım diye, belki yaparız bi güüün :) bi de momentos un fikri vardı. ortak kısa öykü myazalım diye, örneğin, herkes bir cümle yazsın gibiii :) bu da bi gun yapılabiler. senin fikrisin da güzel, heyecan vericii. katılırım ve herkese sölerim sen de yaz diyeeee :) ne güzel bişi ortak bişey yazmak. sen başlatırsın filan yaniiii :) zaman enerji hepimizde olur kiiiii, olmayanları ben uyandırırıııım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tamam bakacağım, ama bana kelimeleri sen ver, kendim direkt yazarsam olmaz, doğaçlama olsun. Yada ahali önersin kelimeleri nasıl organize edersen Deep başkan.

      Sil
  3. Senin şu sınav okul dönemin geçsin sana bol bol kitap önereceğim.

    YanıtlaSil