19 Kasım 2021

Osamu Dazai / İnsanlığımı Yitirirken (Alıntılar)



Yaşamım utançlarla doludur.
İnsan yaşamının ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yok. (s.11)

Yani, anlamıyorum. Çevremdeki insanların sıkıntılarının niteliğini, ölçüsünü sanki kavrayamıyorum. (s.14)

Tam bir egoistim, üstelik bunun doğal bir şey olduğuna inanıyorum, kendimden bir kez bile şüphe duymadım. Öyleyse rahat olmalıyım. Fakat belki tüm insanlar öyledir, insanların ulaştıkları doyum noktası budur. Bilemiyorum. Gece güzelce uyuyup, sabah rahatlanır mı acaba? Nasıl rüyalar görürler? Yolda yürürken ne düşünürler? Para mı? Sadece bu olmasa gerek. (s.14)

Elbette herkes başkalarının eleştirilerine, azarına maruz kaldığında kendini iyi hissetmeyebilir. ama, ben o kızan insanların yüzünde aslanlardan, timsahlardan, ejderhalardan daha korkunç bir hayvanın gerçek doğasını görürdüm. (s.15)

Oyuncular için rol yapmanın zor olduğu yer, kendi memleketlerinin tiyatrosunda, hısım akrabanın hep bir arada bulunduğu yerdir. En usta aktör için bile, iş rol yapmaktan çıkar. (s.24)

Benim insan korkum, eskisinden ne daha güçlü ne de daha zayıf, olanca şiddetiyle göğsümün içinde kıvranıyordu. (s.24)

Artık, özümü tamamen gizlemeyi başardığıma inandığıma, inanırken gerçekten akıl almaz bir şekilde sırtımdan vuruldum. (s.24)

Kadınlar bana erkeklerden katbekat daha anlaşılmaz geliyordu. (s.28)

Kadınlar kendine çeker ve fırlatıp atarlar, kendilerini diğer insanlardan daha aşağı konumda ve silikmiş gibi gösterir, el ayak çekildiğinde sımsıkı sarmalar, ölmüş gibi derin uyurlar. (s.28)

Kadınların neler hissettiğini düşünmek benim için bir solucanın düşüncelerini araştırmaktan daha çetrefilli, sıkıntılı, tiksindirici bir eylemdi. (s.30)

Dış dünyaya karşı neşeyle gülüyor, insanları da güldürüyordum ama aslında böylesi karanlık bir yüreğim vardı. (s.33)

Benden farklı görünse de, insanoğlunun yaşayışına tamamen aykırı ve arayış içinde olma noktasında gerçekten aynı türdendik. (s.36)

Sadece eğlendiğim ve vakit öldürdüğüm biri olarak en başından beri onu hor görmüştüm. Ama yan yana yürürken onunla dostluk etmekten utandığımı fark ettiğinde, bu adam bile özümde ne olduğumu anlamıştı. (s.36)

Ben doğuştan dışlanmış olduğumu hisseder, şu dışlanmış bir insan diye parmakla gösterilen biriyle karşılaştığımda, içimde mutlaka bir rahatlama duygusu uyanırdı. Alelade değil, büyüleyici bir rahatlamaydı bu. (s. 40)

"Para kesildiğinde, bağlar da kopar". (s.49)

Kadın denen canlının gece yatmadan öncekiyle sabah kalktıktan sonraki hali arasında dağlar kadar fark olduğunu ve mutlak bir unutkanlık gibi mükemmelen bir yöntemle iki dünyayı birbirinden ayırarak yaşadıklarını henüz idrak edememiştim. (s.50)

İnsanlar bana hep iyi davransalar da "dostluk" denen şeyi bir kez bile tadamamıştım. (s.65)

Tanrım bana güç ver! İnsanların özünü anlamama yardım et. İnsanlar diğer insanların üzerine bassalar da cezası yok. Bana bir öfke maskesi ver! (s. 71)

Cehenneme inansam bile cennetin varlığına bir türlü inanamıyordum. (s.71)

Toplum ne der!
Toplum değil, sensin bundan utanan.
Böyle şeyle yaparsan, sert olur tepkisi.
Toplum değil, sensin bunu yapan.
Çok geçmez, toplum siler seni.
Toplum değil, sensin beni silecek olan. (s.73)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder