14 Temmuz 2024

Albert Camus / Yaz (Alıntılar)


 "Ama sen, sen
duru bir gün için doğdun ..."
HÖLDERLIN

Dünyayı anlamak için bazı bazı ona sırtımızı dönmemiz gerekir; insanlara daha iyi yardım edebilmek için bir an onlan kendimizden uzak tutmamız gerekir.

Deneyimli bir kulak, kanat sesleri seçebilir buralarda, ruhların çırpınışını seçebilir. Yüzyılların, devrimlerin, görkemin baş dönmesini duyar insan.

Paris yürek için bir çöldür çoğu kez.

...her şey, her şey yüreğin ve kafanın kendi kendilerini de, adına insan denilen biricik nesneleri de hiçbir zaman unutamadıkları bu kalın ve duygusuz evreni yaratmaya katkıda bulunur.

...İnsanı içiendirecek ya da eaşturacak her şey vardır onlarda. Anılarla beslenen ruhun belirli bir açlığını
yatıştırırlar. Ama hiçbir şeyin usu çekmediği, çirkinliğin bile adsız olduğu, geçmişin hiçe indirgerrdiği bir kent sizi nasıl içlendirebilir? Boşluk, sıkıntı, umursam-ız gökyüzü, nedir bu yerlerin çekici yanı Yalnızlıktır kuşkusuz.

Karşıtlıkları hiçbir şeye dayanmadığı için daha da güçlü. Birbirlerini sevrneleri için tüm nedenler bir araya gelmişken, onlar o oranda nefret ediyorlar bir birlerinden.

her insanda derin bir içgüdü vardır ki, ne yıkma içgüdüsüdür ne yaratma içgüdüsü. Hiçbir şeye benzememek söz konusudur.

"Hiç olmak !'' Binlerce yıl boyunca, bu büyük haykırış milyonlarca insanı isteğe ve acıya karşı ayaklandırdı. Yankıları, yüzyıllar ve okyanuslar içinden, gelip burada, bu dünyanın en eski denizi üzerinde can verdi .

Dünyayı öğrenmiş kişi için, dünya bu taştan daha ağır çekmez.

Napoleon, Fontanes'a şöyle dermiş: "Şu dünyada en çok hayranlık duyduğum şey nedir, biliyor musunuz?
Gücün herhangi bir şey kurmakta yetersiz kalması. Yalnız iki güç var dünyada: kılıç ile ruh. Kılıç sonunda her zaman ruha yenik düşer."

Çelişki içinde bulunduğumuzu ama çelişkiyi yadsımak ve onu indirgemek için ne gerekiyorsa yapmak zorunda olduğumuzu biliyoruz. Bizim insan işimiz, özgür tinlerin sonsuz bunalımını yatıştıracak birkaç çözüm bulmak. Yırtılmış olanı dikmemiz, öylesine açık bir biçimde adaletsiz bir dünyada adaleti düşlenebilir, yüzyılın mutsuzluğuyla zehirlenmiş halklar için mutluluğu anlamlı kılmamız gerekiyor. Hiç kuşkusuz, insanüstü bir iş bu. Ama insanların gerçekleştirilmesine uzun zaman harcadıkları işlere insanüstü denilir, hepsi bu.

Bu dünya mutsuzluklarla zehirlenmiş, üstelik bundan hoşlanır gibi.

Bugünün insanı gerçekten de bu dünyanın dar yüzeyinde baş döndürücü yığınlarla acı çeken kişidir, özgürlüğe şimdilik bekleyebilecek bir lüks diye bakan, ateşten ve besinden yoksun kişidir; bu kişi için henüz biraz daha acı çekmekten başka bir şey söz konusu değildir, tıpkı özgürlük ve son tanıkları için biraz daha silinmekten başka bir şey söz konusu olamayacağı gibi.

Gemiye binmedim. Cehennemin açık kapısı önünde bekleyenler arasında yerimi aldım. Yavaş yavaş, girdik buraya. Ve öldürülen suçsuzluğun ilk çığlığında, kapı arkamızda şakladı. Cehennemdeydik, bir daha da çıkmadık. Altı uzun yıldan beri, ona alışmaya çalışıyoruz. Mutlu adalann sıcak ateşleri artık yalnız başka uzun yılların dibinde görünüyor bize, daha gelecek olan, ateşsiz, güneşsiz yılların.

İnsan her yerde, her yerde çığlıkları, acısı ve tehditleri.

"Görmeden görüyorlardı, anlamadan dinliyorlardı, düşlerdeki gölgeler gibi..."

Zincire vurulmuş kahraman tanrısal yıldırımın ve gök gürültüsünün altında insana beslediği dingin inancı
sürdürecektir. İşte böylece, kayasından daha sert, akbabasından daha sabırlıdır. Bu uzun inat, tanrılara· karşı ayaklanmasından daha anlamlı bizim için. Bir de insanIarın acılı yüreğiyle dünyanın baharlannı her zaman barıştırmış ve her zaman barıştıracak olan bu hayranlık verici istenç, hiçbir şeyi ayırmama, hiçbir şeyi atmama istenci.

Bu kentler düşüneeye hiçbir şey sunmaz, tutkuya her şeyi sunar. Ne bilgeliğe göre kurulmuşlardır ne beğeni inceliklerine göre.

Dostlarınız olabilirler (hem de nasıl!) ama gizdeşiniz olmayacaklardır.

Çok sevilen bir kadının çekicilikleri tek tek sözcüklere dökülebilir mi? Hayır, tümüyle seversiniz onu, denilebilir ki, gözde bir dudak hükmeden ya da bir baş sallama biçiminden gelen kesin bir iki duygulanmayla.

bu çağ bizim çağımız ve birbirimizden nefret ederek yaşayamayız.

Kulak veriyorum, uzaklarda bana doğru koşanlar var, görünmez dostlar beni çağınyor, sevincim büyüyor, yıllar öncekinin aynı. Yeniden, mutlu bir gizlem her şeyi anlamama yardımcı oluyor. Dünyanın uyumsuzluğu nerede? Bu ışıldama mı, yoksa yokluğunun anısı mı? Belleğimde bunca güneş varken, nasıl oldu da zanmı anlamsızlıktan yana atabildim?

Hiç kimse ne olduğunu söyleyemez. Ama ne olmadığını söyleyebildiği olur

Binlerce ses, bulduğu şeyi muştuluyor ona şimdiden, oysa, kendisi iyi biliyor, aradığı bu değil. Siz aramanıza bakın, herkes ne derse desin mi diyorsunuz? Doğru. Ama, arada sırada, kendimizi savunmamız da gerekli. Ne aradığıını bilmiyorum, onu çekine çekine adlandırıyorum, söylediğimi geri alıyorum, yineliyorum, ilerliyorum, geriliyorum.

Bir dostuma bakılırsa, bir adamın her zaman iki kişiliği vardır, kendi kişiliği, bir de kansının yakıştırdığı.

Bir insanın yapıtlan, çoğu zaman, özlemlerinin ya da sapmalannın öyküsünü çizer, kendi öyküsünü çizmez
hiçbir zaman, hele yaşamöyküsel olduklannı ileri sürdükleri zaman. Hiçbir zaman hiçbir insan kendini olduğu gibi çizmeyi göze alamamıştır.

Umutsuzluk sessizdir. Gözler konuşacak olursa sessizlik bile bir anlam saklar. Gerçek umutsuzluk can çekişme, mezar ya da uçurumdur.

Birini dışlayarak bir başkasına yararlı olmak isteyen kişinin hiç kimseye, hatta kendine bile yararı dokunmaz, sonuçta, adaletsizliğe iki kez destek vermiş olur. Bir gün gelir, hep kastlmak yüzünden, hiçbir şey hayranlık uyandırmaz olur, her şey bellidir, yaşam hep yeniden başlamakla geçer. Sürgün zamanıdır artık, kurumuş yaşamın, ölü tinlerin zamanıdır. Yeniden yaşamak için, bir lütuf, kendini unutmak ya da
bir yurt gerekir.

sevilmemek yalnızca şanssızlıktır: Hiç sevmemek mutsuzluktur. Bugün, hepimiz bu mutsuzluktan ölüyoruz.

Yalnızlığı ve denizi seven ve sevmekten de hiç vazgeçmeyecek olan bu tahtalara yapışmış, akıntıya kapılmış adalar, ardında uçsuz bucaksız okyanuslann yelesi üzerine atılmış inatçı çılgınlar!

Birbirlerini seviyorlardı ama bağışlayamıyorlardı. O gün; dünyayı nasılsa öyle tanıdım, iyiliğinin aynı zamanda zarar verici, kıyalannın kurtancı olduğunu benimsemeye karar verdim. O gün, birinin hiçbir zaman söylenınernesi gereken iki gerçek bulunduğunu anladım.

Çocukluğumda okuduğum bir kitabın eşsiz çocuklan, "Denize! Denize ! " diye haykırıyorlardı. Bu kitabın
her şeyini unuttum, yalnız bu haykınş kaldı belleğimde. "Denize !

Güzelim var olma bunalımı, adını bilmediğimiz bir tehlikenin çok hoş yakınlığı, yaşamak, o zaman, kendi yıkımımıza ko§mak mıdır? Yeniden, durup dinlenmeden, yıkımımıza koşalım.



6 yorum:

  1. Dikkatimi çeken cümle: Bu dünya mutsuzluklarla zehirlenmiş, üstelik bundan hoşlanır...

    gibi mi acaba?

    Oysa dünyayla sıklıkla konuşurum ben, hiç de öyle gelmez bana:)

    Acaba insanına göre davranıyor olabilir mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsanına göre. Etkiye tepki. Karma. hepsi denebilir :) İnsanların yaptığı her haltı şeytana yüklemesi gibi, her mutsuzluğu da hayata mal etme hastalığı.

      Sil
  2. Alıntılar ilgimi çekti. Bu yazardan sadece Yabancı'yı okudum. Başka kitaplarını da okuyacağım.

    YanıtlaSil
  3. Alıntıları okumayı, düşünmeyi, yazarın yaşadığı dönemle günümüzü kıyaslayarak düşünmeyi seviyorum. Yıllar öncesinin bir alışkanlığı; okuduğum kitaplar, görüş bildiren notlar ya da altı çizilmiş cümlelerle dolardı.
    Albert Camus insanın iç dünyasını dürüstçe değerlendiren bir yazar. Her birimizin seçtiği, beğendiği, benimsediği alıntılar elbette "bizden" izler taşıyor.
    Tanıdık bir yazardan alıntıları eski bir dostla sohbet edercesine okudum. Bu buluşma için teşekkürler.
    Müzikler de ruhu okşayan türden çok isabetli seçimler.
    Dün güzel bir ileti aldım. 2-11 Ağustos arasında Urla'da bir Kitap Fuarı düzenleniyor. Çok sevindim, paylaşmak güzeldir diyerek hemen sevdiklerimi haberdar ettim.
    Esenlikler diliyorum. Sevgiyle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili hocam 8 ve 12 Ağustos arası İzmir'de olacağım. Hem buluşma için hemde sizi ziyaret etmek için. ) Ağustos ta Urla'ya gelmeyi planlıyoruz, kısmet diyelim.
      Sevgiler :)

      Sil