Bu
bir yaşam, öyle değil mi? Bazı başarılar ve bazı hayal kırıklıkları.
Benim için ilginç bir şey oldu yaşam, gerçi başkaları, yaşamı bu kadar
ilginç bulmasalar şikayet etmezdim ya da çok şaşırmazdım.
-Julian Barnes-
-Julian Barnes-
Çelişkinin akıl almaz bir şey olduğunu ileri sürmek hatadır zira onun gerçek varoluşu bir canlının acısında yatar.
-Hegel-
Herşeyin bir anda yerle bir olması için çok büyük bir olay gerekmiyordu: en küçük uyumsuzlukta, basit bir kararsızlık anında, fazlaca kaba bir işaretle mutluluktan paramparça oluyordu.
-Georges Perec-
Tek özgürlüğümüz, acı ile zevk arasında seçim yapmaktı. Mademki her şeyin anlamsız oluşu yazgımızdı, bu anlamsızlığı bir safra gibi taşımamak, onun zevkini çıkarmayı bilmek gerekirdi.
-Milan Kundera-
Felsefenin ana konusu, Tanrının insana önerdiği hedeflere ulaşması için sunduğu araçları geliştirmek ve bundan hareketle, bu zavallı iki ayaklı yaratığa, yaşamın güçlüklerle dolu yollarında ilerlemesi için, henüz tanımayı ya da tanımlamayı başaramadığı halde, yirmi farklı şekilde adlandırdığı bu kaderin garip kaprislerini bildirmek üzere önceden birkaç davranış yöntemi çizmek olacaktır.
-Marquis de Sade-
-Hegel-
Herşeyin bir anda yerle bir olması için çok büyük bir olay gerekmiyordu: en küçük uyumsuzlukta, basit bir kararsızlık anında, fazlaca kaba bir işaretle mutluluktan paramparça oluyordu.
-Georges Perec-
Tek özgürlüğümüz, acı ile zevk arasında seçim yapmaktı. Mademki her şeyin anlamsız oluşu yazgımızdı, bu anlamsızlığı bir safra gibi taşımamak, onun zevkini çıkarmayı bilmek gerekirdi.
-Milan Kundera-
Felsefenin ana konusu, Tanrının insana önerdiği hedeflere ulaşması için sunduğu araçları geliştirmek ve bundan hareketle, bu zavallı iki ayaklı yaratığa, yaşamın güçlüklerle dolu yollarında ilerlemesi için, henüz tanımayı ya da tanımlamayı başaramadığı halde, yirmi farklı şekilde adlandırdığı bu kaderin garip kaprislerini bildirmek üzere önceden birkaç davranış yöntemi çizmek olacaktır.
-Marquis de Sade-
Düşüncelerime
karşı sağlam bir dayanak, bir savunma aradım çevremde. Bulamadım: azar
azar yırtılıp dağılmaya başladı sis, ama yine de kaygı veren bir şeyler
sürükleniyordu sokakta. Belki gerçekten tehlikeli bir şey değildi:
silinmişti, saydamlaşmıştı. Ne var ki sonunda insanı korkutan da buydu.
Alnımı camekâna dayadım. Rus usulü hazırlanmış bir yumurtanın mayonezi
üstünde koyu kırmızı bir damla gördüm: kandı.
-Jean-Paul Sartre-
Dünyada varoluşumun bu kadar sorunlu olacağını hiç tahmin etmezdim. Yirmi yaşında, kalıbı, rotası, adı gayet belli bir hayata yazılıydım. Otuz yaşına geldiğimdeyse, bin kapıdan kışlanmış bir tavuk kadar şaşkındım. Ne bir rotam, ne kalıbım, ne de adım kalmıştı artık. Bildiğim, öğrendiğim hiçbir şeyden emin değildim. Ağzımı araladığımda, dudaklarım yuvarlaklaşıp bir balık misali ağır ağır açılıp kapanıyor, beynimde cümle fikrimi felç eden sıcak, koyu sıvılar dolaşıyordu. Oysa yaşlandıkça, en azından birkaç şeyden emin olması gerekmez miydi insanın?
-Murat Uyurkulak-
-Jean-Paul Sartre-
Dünyada varoluşumun bu kadar sorunlu olacağını hiç tahmin etmezdim. Yirmi yaşında, kalıbı, rotası, adı gayet belli bir hayata yazılıydım. Otuz yaşına geldiğimdeyse, bin kapıdan kışlanmış bir tavuk kadar şaşkındım. Ne bir rotam, ne kalıbım, ne de adım kalmıştı artık. Bildiğim, öğrendiğim hiçbir şeyden emin değildim. Ağzımı araladığımda, dudaklarım yuvarlaklaşıp bir balık misali ağır ağır açılıp kapanıyor, beynimde cümle fikrimi felç eden sıcak, koyu sıvılar dolaşıyordu. Oysa yaşlandıkça, en azından birkaç şeyden emin olması gerekmez miydi insanın?
-Murat Uyurkulak-
İyiyi, "güzel ve yüksek şeyleri" ne kadar çok anladıysam, o kadar derinlerine battım, sıkıştım kaldım içlerinde.
-Fyodor Dostoyevski-
Başkalarının
bende birini gördüğü ama o birinin de benim tanımadığım bir ben olduğu;
başkalarının ancak bana ait olmayan gözlerle bana dışarıdan bakmak
suretiyle tanıyabildikleri, görebildikleri o birisine,benim içimde ve
onlara göre "benim” görüntüm olduğu halde (o halde "benim” dediğim,
aslında benim için değildi!) bana daima yabancı kalacak bir görüntü
atfedecekleri; bu hayatın, onlara göre benim olan bu hayatın içine
giremeyeceğim düşüncesi, bana âdeta işkence ediyordu. İçimdeki bu
yabancıya nasıl katlanacaktım? Aslında kendimden başkası olmayan bu
yabancıya? Onu nasıl görmezden gelecektim? Nasıl bilmezden gelecektim?
Başkaları onu gördüğü halde ben görmezken, onu daima beraberimde
götürmeye, içimde taşımaya mahkûm bir halde, nasıl yaşayacaktım?
-Luigi Pirandello-
-Luigi Pirandello-
İki enfes şarkı dinledim, teşekkürler. Gün biterken ki saat 23:59, muhteşem bir keyif oldular. Muhteşem bir seçim, tebrikler. Elbette Kundera'nın cümleleri yine:))
YanıtlaSilHep Kundera'dan gidiyoruz, bakalım başka bir isim favori çıkacaktı.
SilTeşekkürler benden.. sevgiler..
Yaşam ilginç bence. :)
YanıtlaSilBir ara varoluşçuluğu seviyordum. Deriinn okumalar yaptım diyemem ama odak noktasını seviyordum. Şimdilerde karamsar şeyler beni çekmiyor sanırım. Aynı yerde dönüp durmak gibi geliyor. Tamam hayat böyle, ne yapalım o zaman :) Yine de tabii bakış açısı geliştirmek için okumak mühim.
Murat Uyurkulak ismini ilk kez duydum (belki de benim ayıbımdır). Ama alıntı hımmm dedirtti.
Luigi Pirandello'nun varoluş sorgulaması (sancı yazacaktım vazgeçtim) yukarıda yazdığım düşünceme müthiş bir örnek. Yani felsefeden ziyade psikoloji yardımcı olabilir belki. Felsefe daha da dibe batırıyor.
Karamsar şeyler ilgimi çekmiyor dedin ya, o zaman fark ettim. alıntılar hep depresif mod :) Bu ara okuduklarım da hep öyle denk geldi.
SilFelsefe demişken, daha önce okuduğum Sofie'nin Dünyası nı ekliyorum şuan bloga. Biraz zaman alacak ama değer diye düşünüyorum.