Bazen bütün insanları boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum, bazen
de hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum. Bu nefret falan değil..
İnsanlardan nefret etmeyi düşünmedim bile. Sadece bir yalnızlık
ihtiyacı. Öyle günlerim oluyor ki, etrafımda küçük bir hareket, en hafif
bir ses bile istemiyorum. Taşıp dökülecek kadar kendi kendimi doyurduğu
mu hissediyorum. Kafamda hiçbir şeyle değişilmesi mümkün olmayan
muazzam hayaller, bana her şeylerden daha kuvvetli görünen fikirler
birbirini kovalıyor. Fakat sonra birden bire etrafımda bana yakın birini
arıyorum. Bütün bu beynimde geçen şeyleri teker teker uzun uzun
anlatacak birini. Sokağa fırlıyorum. Bir tek çehre görsem de yanında
yürüsem, hiç ses çıkarmadan yürüsem diyorum. Halbuki ara sıra
karşılaştığım ahbapları görmemezliğe geliyorum. Hiçbiri bana bu anda
yardıma çağrılacak kadar yakın görünmüyor. Bilmem beni anlıyor musunuz?
16 Kasım 2012
11 Kasım 2012
Umay Umay bir röportajında diyor ki..
"Kızıyordum, artık kızmıyorum. Bir şey oldu epey önce, kimsenin beni
öldüremeyeceğini fark ettim. Affedilmeyecek ihanetlere tanık oldum.
Affetmeyeceğim. Affetmenin, ne büyük uyum isteği ve palavra olduğunu
fark ettim. Çok uyumsuz muşum. Azıcık uyayım diye, ne fedakarlıklar
yaptım, geçmiş olsun, affedemiyorum, etmeyeceğim de. Korku kendi
cehenneminde debelensin, benim cehennemim başka"..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)