Ne demek istediğimi açıklayamam.
Açıklayabilseydim bile, bunu yapmak içimden gelir mi, pek emin değilim.
-Oruç Aruoba-
Kitaplarla, resimlerle, güzel şeylerle dolu olan, insanların alçak sesle konuştukları, kendilerinin ve düşüncelerinin temiz olduğu bir havayı solumak istiyorum.
-Jack London-
Sabahları uyandığında hayatta olmanın, sevmenin, mutlu olmanın ve düşünmenin nasıl bir ayrıcalık olduğunu düşün.
-Marcus Aurelius-
Savrulurken raconun kırmızı pelerini o zarif öfkeye, zaman ki sana hasta olmuş, incelikli haytasın. Nüks ederken raksına mahallenin maşallahı, eyvallahı, güzelleş be oğlum şimdilik ölümüne kadar hayattasın. Şimdilik, ölümüne kadar hayattasın.
-Metin Kaçan-
Tutku kendi karanlığını en çok gizlediği zaman belli eder kendini, tıpkı en karanlık göğün en azgın fırtınayı bildirmesi gibi.
-Stendhal-
İdrak yanılsaması... Ne güzel bir hastalık. Bulduğum beş kişinin dosyasında da aynı şey yazılıydı. Onların idrakleri yanılıyor. Ne bildiklerini biliyorlar ne bilmediklerini. Her şey bir muamma onlar için, ama bunun bile farkında değiller.
-Mine Söğüt-
Herkes dedi ki otuzlar çok rahat.
Otuzlar şahane. Bu rahatlama yaşı ben kaça gelirsem bir sonraki on yıla
taşınıyor olmalı. Şimdi de 'of , asıl kırklar... Kırklarda başlıyor
hayat,' diyorlar. Tüm dünyanın örgütlenip bana toplu şaka yapacağı kadar
da değerli değilim üstelik.
-Sinem Sal-
Bir kişinin bir kelimeyle kastettiği bir diğerininkiyle tam tamına aynı değildir ve her farklılık, ne kadar küçük olursa olsun, sudaki bir halka gibi yayılır dilin bütününe. Bu yüzden her anlama aynı zamanda bir anlamama, düşünce ve duygulardaki her mutabakat aynı zamanda bir ayrılıktır.
-Byung-Chul Han-
Kalabalığın o yersiz, lüzumsuz neşelerine, kahkahalarına aldırma. Hepimiz kavruk hayatlar yaşıyoruz...
-Selim İleri-
Gerçek dünyada, her ne kadar mutlu, adil ve hoş olduğu
ileri sürülebilirse de, her zaman sürekli karşı koymamız, üstesinden gelmemiz
gereken çekim yasasının hakimiyeti altında yaşarız. Fakat düşünce dünyasında
çekim yasasının denetiminden kurtulmuş, düşkünlük ve sefaletten azade bedensiz
ruhlar gibiyizdir. Dolayısıyla bu yeryüzünde soylu ve verimli bir kafanın
umutlu ve iyimser bir anda kendisinde bulacağı mutlulukla kıyaslanabilecek bir
mutluluk yoktur.
-Arthur Schopenhauer
"Sevmeyi özledim biliyor musunuz?" Kayıtsız şartsız bir gülüşü. Bir doğruya sevinmekten çok bir saçmalığa gülümseyebilen hoşgörüyü. 'Nerde kaldın' ayazını değil, 'hoş geldin' iyiliğini. Hiçbir şeyle yatışmayan yürek telaşını. Kapı zilleriyle telefon arasında tükenmeyi. Geceyi bir hayal hazinesine çeviren uykusuzluğu. Kendimi severek yürümeyi kalabalıkta. 'Göğe bakma duraklarını' özledim. Yağmuru kirpiklerden içmeyi. Yumruk kadar bir yüreğe dünyayı sığdırma hünerini. 'Sana sevinç verdiğim sürece ben buradayım' zenginliğini özledim. Başka kentlere vuran rengini güneşin. Başka sokakların telaşıyla çoğalmayı. Dünyayı yudum yudum aşka çeviren yalnızlığı...
-Şükrü Erbaş-
Bu sabah en çok Jack London'un sözünü sevdim. Evet ya, ben de öyle bir hava solumak istiyorum 🥰
YanıtlaSilDüşüncesi bile insanın içini gıdıklıyor, kim istemez ki :)
SilSevgiler..
Favorim bu oldu
YanıtlaSilHerkes dedi ki otuzlar çok rahat. Otuzlar şahane. Bu rahatlama yaşı ben kaça gelirsem bir sonraki on yıla taşınıyor olmalı. Şimdi de 'of , asıl kırklar... Kırklarda başlıyor hayat,' diyorlar. Tüm dünyanın örgütlenip bana toplu şaka yapacağı kadar da değerli değilim üstelik.
sonra da bu :
"Sevmeyi özledim biliyor musunuz?" Kayıtsız şartsız bir gülüşü. Bir doğruya sevinmekten çok bir saçmalığa gülümseyebilen hoşgörüyü. 'Nerde kaldın' ayazını değil, 'hoş geldin' iyiliğini.
Müsaadeniz olursa bir yazımda alıntılamak isterim ben de...
Elbette sormanıza bile gerek yok..
SilSevgiler..