Bu dünyada insanların korktuğu tek şey öğrenmekti. Acıyı, susuzluğu, açlığı ve üzüntüyü öğrenmek onların uykularını kaçırıyor, bu yüzden daha rahat döşeklere, daha leziz yemeklere ve daha neşeli dostlara sığınıyorlardı. Dünyaya olan kayıtsızlıkları bazen o kerteye varıyordu ki, kendilerine altın ve gümüşten, zevk ve sefadan, lezzet ve şehvetten bir alem kurup, keder ve ızdırap fikirlerinin kafalarına girmesine izin vermiyorlardı.
-İhsan Oktay Anar-
Siz insanlar, diye haykırdım, bir şeyden söz ederken, bu yanlıştır, bu doğrudur, bu iyidir, bu kötüdür diye kestirip atmadan yapamazsınız. Bu ne demektir? Herhangi bir olayın asıl nedenlerini araştırdınız mı? Bu olayı doğuran, önüne geçilmez hale koyan sebepleri arayıp buldunuz mu? Eğer bunu yapsaydınız, hükümlerinizde bu kadar aceleci olmazdınız.
-Goethe-
Kendim hariç her şeye uzağım, ve çok kişiyi öldürdüm; kafam cinayetlerle dolu. Tüketmek gerek anlamları –ama üretmek ve tüketmek. Yok etmek –ama var edip sonra yok etmek... Güneşi suçluyorum, söndürmek gerek bu boş yangını. Bana en uzak yerlerdeyim çoğu zaman, sonsuz yaşamın içindeki düzelmeyen kambur... Benim gökyüzüm delinmedi; delinen, anlar ve zihnimin saydamlığı.
-Şule Gürbüz-
Devrimi satın alamazsınız. Devrimi yapamazsınız. Devrim olabilirsiniz ancak. Devrim ya ruhunuzdadır, ya da hiç bir yerde değildir.
-Ursula K. Le Guin-
Hayatım her bakımdan önemsiz mutluluklara yöneliyordu. Kimi zaman ne idüğü belirsiz işaretler gönderiyordu, kimi zaman da sonuçsuz bir vızıltıdan başka bir şey duyulmuyordu
-Jean-Paul Sartre-
Kırmızı.
Kıpkırmızı.
Neyin kırmızı olduğunu farkedemeyecek
kadar kırmızıyım.
-Küçük İskender-
Korkmadığını söylediğin şeylerden korktuğuna eminim. İstemediğini söylediğin şeyleri de çok istiyorsun. Umutsuzluk değil seninki, sadece bıkkınlık. Yaşayan herkesin umudu vardır.
-Aslı Erdoğan-
Var olmak, benim için, daima cüret etmek anlamına geldi; istemek ise kendini riske atmaktı. Atalet, bana ermişliğin doruğu olarak göründü; istememek ise ahlakın dengi. Böylece, esrarı özenle besleyerek, kendime burjuva bir düşünce ahlakı, sürekli bir rahatlık ve edep arayışı inşa ettim. İçsel anlarıma dair hep sahip olduğum aşırı bilinç, sanki esrarengiz ve ilahi bir şey gibi hep yaraladı beni. Kendimi asla anlamadım; özellikle içgüdülerimin bilinçdışı kapsamını ve sonuçta bayağı bir şey olan sinirsel reflekslerimin şokunu yaşarken kendimi yakaladığımda hiç anlayamadım.
-Ursula K. Le Guin-
Hayatım her bakımdan önemsiz mutluluklara yöneliyordu. Kimi zaman ne idüğü belirsiz işaretler gönderiyordu, kimi zaman da sonuçsuz bir vızıltıdan başka bir şey duyulmuyordu
-Jean-Paul Sartre-
Kırmızı.
Kıpkırmızı.
Neyin kırmızı olduğunu farkedemeyecek
kadar kırmızıyım.
-Küçük İskender-
Korkmadığını söylediğin şeylerden korktuğuna eminim. İstemediğini söylediğin şeyleri de çok istiyorsun. Umutsuzluk değil seninki, sadece bıkkınlık. Yaşayan herkesin umudu vardır.
-Aslı Erdoğan-
Var olmak, benim için, daima cüret etmek anlamına geldi; istemek ise kendini riske atmaktı. Atalet, bana ermişliğin doruğu olarak göründü; istememek ise ahlakın dengi. Böylece, esrarı özenle besleyerek, kendime burjuva bir düşünce ahlakı, sürekli bir rahatlık ve edep arayışı inşa ettim. İçsel anlarıma dair hep sahip olduğum aşırı bilinç, sanki esrarengiz ve ilahi bir şey gibi hep yaraladı beni. Kendimi asla anlamadım; özellikle içgüdülerimin bilinçdışı kapsamını ve sonuçta bayağı bir şey olan sinirsel reflekslerimin şokunu yaşarken kendimi yakaladığımda hiç anlayamadım.
Üzgünüm, ve bilmiyorum.
Beni tasalandıran şey...
Okumak... Kendimi yitirmek.. BulmakKendimin ücrasında.
-Fernando Pessoa-
Benim hayatımın amacı ne ve onunla ne halt edeceğim? Bilmiyorum ve korkuyorum. Asla istediğim bütün kitapları okuyamayacağım; olmak istediğim bütün insanlar olamayacağım ve yaşamak istediğim bütün hayatları yaşayamayacağım. Kendimi istediğim bütün becerileri edinecek kadar eğitemeyeceğim. Bunları neden istiyorum? Hayatımda mümkün olan zihinsel ve fiziksel tecrübelerin tüm renklerini, tonlarını ve çeşitlerini tatmak ve hissetmek istiyorum. Ve korkunç derecede sınırlıyım. Yine de gerzeğin teki değilim: yavan, kör ve aptal değilim. Günlerini tekerlekli sandalyede geçiren kolsuz, bacaksız bir gazi değilim. Ayağını sürüye sürüye akıl hastanesinin kapısından çıkan o mongolumsu ihtiyar adam değilim. Uğrunda yaşayacağım çok şey var, yine de anlaşılması mümkün olmayacak kadar hasta ve üzgünüm.
-Sylvia Plath-
Değerli Arkadaşım, sayfanıza mutlaka tekrar döneceğim.
YanıtlaSilSevgiyle.
Dün çok yoğun ve yorgun bir gün idi. İleti kutuma düşen yorumunuza onay işareti önce çıkmadığı için bu sayfaya yazmayı düşünmüştüm. Yılların ötesinde kalan yorumlara bile cevap yazmaktan yanayım. Okumanız beni ayrıca mutlu etti.
YanıtlaSilSözümde durup tekrar sayfaya döndüm.
Alıntılar öylesine güzel ve seçici ki, her biri tekrar tekrar okunmaya değer.
İhsan Oktay Anar ne yazık, hak ettiği ilgiyi henüz bulamamış bir usta yazar. Diğer düşünür ve yazarlardan da ne güzel cümleler sunmuşsunuz. Sadece en son alıntı (Sylia Plath ) biraz uzak kaldığım bir görüş oldu.
Videolarda da seçicisiniz. Özellikle Yetkin Dikinciler benim de çok takdir ettiğim bir sanatçı.
Emeğinize, yüreğinize sağlık.
Sevgiyle.
Selamlar.
YanıtlaSilBloga girince ilk gözüme çarpan yayın o oldu tarihini farketmemiştim :)
Sylvia'nın v'sini unutmuşum :) düzelttim şimdi. Her yazardan çeşitlilik olmasını seviyorum. Sylvia fazla bunalım biri ne yazık ki çevremiz de hayatta böyle insanlar çok. Onun melankolisini hem seviyorum hem bazen bayıyor.
Müzikleri de içeriğe göre seçmeye çalışıyorum. Beğendiyseniz ne mutlu.
Sağlıcakla.. Sevgiler
Biliyorsunuz bloglarda çok tıklanan yayınları Google sıralıyor. O paylaşım üst sıralarda yer almış. Ben ayrıca "Paylaşmak istediğim yayınlar diye bir bölüm açmıştım. Her zaman yenileme fırsatım olmuyor. Anca "Öne çıkan yayın" bölümünü yeni paylaşımlarımla uyumlu hale getirmeye çalışıyorum.
SilEmeklerinize sağlık.
Teşekkürler, sizin de emeğinize sağlık
Sil