-Oğuz Atay-
Kırmızı. Sana, sadece kırmızı demeliyim. Ben başaramıyorum kırmızı. Hatırlamak dışında bir mucizem yok. Bir şeye inandım. Bir şeye ve sadece bir kere ağlayarak dans ettim. Oysa hayata bağlanmak için ayağa kalkmıştım.
-Umay Umay-
Sonra yavaş yavaş mantığım değişti. Hatta dünyaya bakışım, eşyayı görüşüm, insanları anlayışım değişti. Vakıa bunlar bir günde olmadı. Hatta çok güçlükle ve adım adım oldu. Hatta çok defa bana rağmen oldu. Fakat oldu.
-Ahmet Hamdi Tanpınar-
Yalnızlığa öyle alışmıştım ki, bir başkasının ilgisini ancak bir tehdit olarak algılayabiliyordum. Yabani bir hayvanın insan karşısında tedirginliğine benzeyen bir duyguydu bu. İçimdeki ceset uyandırılmaktan korkuyordu. Sesimdeki sertlikten yılmıştı, yumruk yemişcesine bir adım geriledi.
-Aslı Erdoğan-
Ama ne çok dövdünüz beni. Evde hiçbir iş yapmadığım için ne çok kızdınız bana. Yine de fayda etmedi, öğrenemedim. Yemek yapmayı, evi toparlamayı, sizi anlamayı öğrenemedim. Benden ne istediğinizi öğrenemedim. Beni sevip sevmediğinizi hiç bilemedim.
-Mine Söğüt-
Ne kadar kolaylıkla yalan söyleyebileceğimi anladığım andan itibaren artık hiç kimseye inanmamaya karar verdim.
-Ulus Baker-
Niceleri geldi neler istediler.
Sonunda dünyayı bırakıp gittiler.
Sen; hiç gitmeyecek gibisin değil mi?
O gidenler de hep senin gibiydiler.
-Ömer Hayyam-
Bütün hayatım müddetince senin yüzünde en ufak bir keder buruşuğu olmasını bile istemem. Biz mademki bahtiyar olmak, hayatta bir zevk bulmak ve birbirimizi mesut etmek istiyoruz, artık mektuplarımızdan ve sözlerimizden kederli şeyleri atmalıyız. Şimdiye kadar neşeli şeyler görmüş olmasak bile bundan sonra göreceğiz. Sonra öyle “Ben resimdeki gibi güzel değilim” diye yazma. Sen benim için her halinle güzelsin. Seni her halinle seveceğimden bir an bile şüphe etmeni istemem.
-Sabahattin Ali-
Sizin düzeninizle, akıl anlayışınızla, namus anlayışınızla, başarı anlayışınızla hiç bağdaşan yönüm yok. Aranızda dolaşmak için giyiniyorum. Yaşamım boyunca içimi kemirttiniz. Evlerinizle. Okullarınızla, işyerlerinizle. Özel ya da resmi kuruluşlarınızla içimi kemirttiniz. Ölmek istedim, dirilttiniz. Yazı yazmak istedim, aç kalırsın dediniz. Aç kalmayı denedim, serum verdiniz. Delirdim, kafama elektrik verdiniz. Hiçbir yerde olmayacağım. Hiçbir şeyi benimsemeyeceğim..
-Tezer Özlü-
Ben inanıyordum ve dünyanın kalanı inanmıyordu! Sadece cezaya dayanma meselesi olsaydı insan sonuna kadar inanmaya devam ederdi; fakat dünyanın yolları çok daha sinsiydi. Cezalandırılmak yerine baltalanıyor, altın oyuluyor, çelmeleniyordun. İhanet bile değil, aklımdan geçirdiğim. İhanet anlaşılabilir, karşı konulabilen bir şey. Hayır, çok daha kötü, ihanetten çok daha aşağı; seni fazla ötelere uzanmaya iten bir karşı gelme eğilimi bu. Enerjini sürekli olarak kendini dengelemeye çalışarak harcarsın. Bir tür ruhsal vertigo yaşarsın; uçurumun kenarında titrersin, saçların havaya dikilir, ayaklarının altında sınırsız bir boşluk yattığına inanamazsın. Heyecan fazlalığıyla birlikte gelir, insanları kucaklayıp sevgini ifade etme arzusuyla birlikte. Sen dünyaya uzandıkça dünya geri çekilir. Kimse gerçek sevgi, gerçek nefret istemez. Kimse senin elini kutsal bağırsaklarında istemez – onu sadece kurban kesiminde, rahip yapabilir. Yaşarken, kan henüz sıcakken, teninin altında kan ve iskelet gibi şeyler yokmuş gibi yapmak zorundasın. Çimlere basmayın! Budur insanların yaşam düsturu.
-Henry Miller-
umay umay ın yazdığı bütün kitapları okudum :) çok denişikli biri :)
YanıtlaSilUmay'la ilgili çok yorum yapmak istemiyorum. Yakinen tanıdım çok sohbetimiz oldu. Anlatırım sana bir ara olanları.Tam ikizler burcu diyeyim sen anla :)
SilBir de senin yorumların spama düşüyor hep anlamadım nedenini :/
Sil