13 Mart 2024

Altı Çizili Kitap Cümleleri - 39



İçimde o kadar ses var ki bazen gürültüden uyuyamıyorum..
-Eduardo Galean-


Mozart küçükken kötü müzik çalındığı zaman ağlaya ağlaya kaçıyormuş. Cehalet bu etkiyi yarattı bende. Cahil insanlara tahammül edemiyorum.
-Celal Şengör-



Ve ben -aptal gibi- hala
"Bu denli kötü olunamaz" diye düşünüyorum ...
-
Ataol Behramoğlu-


Geleceğini merak ederek izledim hayatımı. Mutluluk ve başarı bekledim hep. İkisini de bulduğum zamanlar oldu, ikisini de kaybettiğim zamanlar. Hayatın benle dalga geçtiği ve benim hayatla dalga geçtiğim zamanlar oldu. Hayal kurmaktan bile korktuğum günler gördüm. Hayallerimi bile aşan günler bazen. Geçmişi unutmayı öğrendim, geleceği merak etmemeyi.
-Lev Tolstoy-



İnsanlar sevilmek eşyalar ise kullanılmak için yaratıldılar.Dünyada ki kaosun nedeni insanların kullanılıp eşyaların sevilmesidir.
-Cemil Meriç-



Sonra aklına bölük pörçük anılar geldi. Bunları üzerlerinde hiçbir yargıya varma­dan düşünüyordu. Çünkü başka bir şey düşünmesine olanak kalmadığından beri, kaçınılmaz anıların duygu­larına dokunmaması için katı düşünmeyi öğrenmişti.
-
Gabriel Garcia Marquez-


Gurur hayatın tuzudur derler; gururum nereye gitti? Ya ben yaşadığım hayatı anlayamadım ya da bu hayatın hiçbir değeri yoktu. Daha iyisini de bulamadım, göremedim, kimse de göstermedi. Sen bir gelip, bir kayboluyordun, tıpkı parlak hızlı bir kuyrukluyıldız gibi; bense her şeyi unutuyor, ağır ağır sönüyordum.
-
İvan Gonçarov-


Değerleri altüst edilmiş, yasakların hakim olduğu, etrafta gardiyanların dolaştığı, köşe başlarındaki idam tahtalarında bedenlerin sallandığı, kadınların üreten, çalışan konumdan yalnızca bebek üretmek üzere programlanan hizmetçilere dönüştürüldüğü, tüm bunların ötesinde bir baskıya dayanan, korkmuş sindirilmiş insanların oluşturduğu, bir toplum düşünün. Düşünürken çok da uzaklarda aramayın.
-Margaret Atwood-


Bendeki bu coşku bir yanardağın patlaması gibi olduğundan elbet dinecek bir gün. Ama bu coşkuyu oluşturan güçleri içimde taşıdığımı bilmek çok korkutuyor beni. Zaten yaşamım korkulara bağlı beni vareden bu korkular onlar yok olursa ben de yok olurum. Benim böyle olduğumu sen de biliyorsun, hatta böyle olmasaydım benimle bu kadar ilgilenir miydin? Patlamalar şu an bitmek üzere aslında mutlu olmam gerekiyor ama bunların her zaman olacağını bilmek korkutuyor beni...
-Franz Kafka-


Geçtiğimiz yüzyılın sanayi devrimi enerjisini, İngiltere’de, Galler’de kömür ocaklarında çalışan çocuk işçilerin emeği ile sağladı. Çiftliklerde, dokuma tezgâhlarında, dağda, ovada hayvan peşinde hep çocuklar vardı. Yedi, sekiz, dokuz, on çocuk yapan anne-baba, çocuklarını boğaz tokluğuna çalıştırır, işe koşmak için ölenlerin yerine hemen yenisini yapardı. Çocukların ölüm istatistikleri sevgili annecik ve babacıklarının vahşetinin yansımasıdır. Hayvan gibi, mahsul gibi, el ürünü gibi alınıp satılmadığı için en düşük, hattâ hiç değeri olmayan, pazarı olmayan bir nesne çocuk. Hep de böyle olmuş. Hayvan daha iyi besleniyor, mal daha iyi korunuyor çocuktan. Tarih boyunca en çok işçiler ve köylüler mi sömürülmüş? Peki çocukları sömüren kim? Tarihte en çok mazlum uluslar, halklar mı ezilmiş? Peki, neredeyse daha beşikteyken onları “davalarında” ölmek üzere yetiştirenler, her ölüyle, şehitle, zaferlerine bir adım daha yaklaştıklarını söyleyenler kim?
-Gündüz Vassaf-




5 yorum:

  1. Celal Şengör :) Kendisini insan olarak seviyor muyum emin değilim ama görüşlerini okumak, dinlemek güzel. İnsanın her zaman dile getiremediklerini söylüyor.

    Ataol Behramoğlu deyince aklıma hep Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var şiiri geliyor ve kendisi hakkında çok bilgim olmamasına rağmen bana hep nahif biriymiş gibi gelir.

    Tolstoy da boşuna büyük yazar değil. Gelecek de, geçmiş de bugün yoklar. Bunu hatırlamalı belki de.

    Cemil Meriç'in söylediğini yaşamamak için kendime hep duvar örmüşümdür. Bu kadar ağır şeyler çok şükür yaşamadım, belki de bu dandirik korumam aslında beni gerçekten korumuştur, ama yine de beni hayal kırıklığına uğratan insanlar oldu. Kalbimi en çok da bu yüzden kırdılar. Üniversiteden çok sevdiğim bir arkadaşım vardı. Geçen gün bir günlüğümde onunla ilgili bir şeyler okudum ve gözlerim doldu. Duygusal bir stres topuyum sanırım. Onun her koşulda yanında olmak istemişim ama nedense -muhtemelen bu nedenle- beni bir kenara ittirmeyi ve yedekte bir arkadaş olarak tutmayı tercih etmiş. Buna rağmen onun hakkında bir gün bile kötü bir şey değil söylemek, düşünmedim bile. Hatta onu sonrasında koruduğum bile aklımda. Belki de bu kadar iyi niyetli -hatta saf bir pıtırcık :) gibi- yaklaşmamalı diye düşünüp bencil bir yerden kendime ağladım herhalde ahahha :)

    Anılara yüklediğimiz anlam zaten duyguları oluşturuyor. Bunu kavradığımda bazı şeyleri bıraktım ve sanırım şu an yeniye yer açıyorum (hadi inşallah...) Bir de anılara çok kapılmak enerji kaptırmak. Bunu spritüel bir yerden de anlayabiliriz :)), normal bildiğimiz psikolojik bir yerden de. Ama her ne olursa olsun, o enerjiyi insan kendine vermeli. Sadece kötü duygular için de demiyorum. İyi hislere bile çok tutunmamalı, bunu fark ediyorum.

    Damızlık Kızın Öyküsü bayadır kitaplığımda. Bir ara okuyacağım.

    Ya çoğu büyük yazarı okuyunca mest oluyoruz, adamlar kadınlar insanlar yazmış diyoruz, diyorum ama fazla karamsarlar yaa :) Ya da okuduğum andaki ruh halimle ilgili bir şey, bilemedim.

    Keşke her çocuk eşit ve iyi koşullarda güzel, korunaklı ve çocukluklarını deneyimleyebilecekleri şartlarda yaşayabilseler. Bunu tüm ruhumla isterdim, istiyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Arada saçmalasa da seviyorum ben Celal Şengör'ü :)

      Ben bi ara ciddi ciddi Ataol Behramoğlu ile Sunay Akın'ı karıştırıyordum :)

      Ördüğün duvarlar elbetteki seni korumuştur ama kötülüğe kötülere, iki yüzlülüğe karşı bağışıklığın yok ve çok aşina değilsin, öyle birşeyle karşılaşmak durumunda kalırsan ne yapacağın konusunda. Ola ki bir gün o zırhını indirdiğinde umarım yara almazsın. Ben hep forvet oldum yedek oyuncu olmadım hiç, çünkü çok kötü harcarlar insanı zayıf hassas noktanı bulurlarsa kullanırlar. Dünya hassas kalpler için cehennem derler ya. bu dünya için fazla iyisin İlkay'cım 😘

      Damızlık Kızın Öyküsünü yarıda bıraktım. Oldukça sinir bozan bir kitap kadınlara yapılanlar falan sabır yürek kaldırır şeyler değil.

      Tüm sanatçılar en güzel eserlerini, depresyonda mutsuz oldukları zamanlarda ortaya çıkarmışlar genelde. Müzik, kitap ya da diğer dallar. O yüzden onların o ruh halleri ile yazılanlar en güzel ve en melankolik şeyler oluyor.

      Hep vardı ama son yıllarda daha çok hassaslaştım. Söz konusu çocuklar, ağaçlar ve hayvanlar olunca gözüm dönüyor, aşırı duygusallaşıyorum..

      Sil
    2. Ben karıştırmıyorum ama bu yorumu yazarken aklıma Sunay Akın gelmişti :) İkisinden de aynı enerjiyi alıyorum. Nahif, sakin.
      Ne desem bilmiyorum, Allah'ım beni koru.
      Evet ben de içim sıkılır diye okumayı erteliyorum çok zamandır.
      Evet ben de.

      Sil
    3. Ataol Behramoğlu Sunay Akın'ın abisi gibi duruyor, fiziken benziyorlar.

      Sil
  2. I'm thankful for the actionable advice you offer.

    YanıtlaSil