"-Kimseye söylemeden, içimde kaldı, kayboldu- dediğim düşüncelerin, duyguların aynası olsun. Kimse dinlemiyorsa beni- ya da istediğim gibi dinlemiyorsa- günlük tutmaktan başka çare kalmıyor. Canım insanlar! Sonunda,bana, bunu da yaptınız.
"Bilmedi ki ben her şeyi hem görüyor, hem de ümitsizce öyle olmadığının söylenmesini bekliyordum."
"Güçlü olmak zorundayım. Bunu da becermek çok zor, gerçekler ağır geliyor. İlk günler hafif ve dayanılır gelen şeyler, şimdi biraz ağırlaştı. Fakat hüküm vermemeliyim. O kadar sık değişiyorum ki."
"Bir başka nokta daha: öyle bir yarım yamalaklığımız var ki, bizim dramımız, trajedimiz, akıl almaz bir biçimde gelişiyor. Ayrıca, bir trajedinin içinde olduğumuzun farkında bile değiliz. Çok güzel yaşayıp gittiğimizi sanıyoruz."
"Hayal gücü bir yerde beylikleşiyor. Gerçek hayattaki insanların çoğu da öyle. Verilen rolü oynayıp duruyorlar."
"Çaresizlik yüzünden her şey anlamını kaybediyor. Sen olmadıktan sonra sana yazılan mektup ne işe yarar?"
"Gülümsemenin içindeki sevgiyi anlatamıyorum demek ki”
"İnsanın içinde ifade edilmez bir eksiklik duygusu kalır. Her şey başka türlü olabilirdi sanki. Bütün bu oyunlar bu kadar kötü oynanmayabilirdi."
"Çok az vaktim kaldı, anlamıyor musun? Artık cesur olmam gerekiyor, hiç olmazsa düşüncelerimi yaşamalıyım."
"Ölümün anlaşılmaz yok ediciliğine katlanamıyorum."
"Belinsky önce dünyayı olduğu gibi kabul ediyor. Kendi acılarına da aynı sessizlikle boyun eğiyor. Herkes kendi acısına katlansın. Dünyanın mantığı böyle) Fakat başkalarının acı çekmesini kabul eden insan, aynı güçle sürdüremez yaşantısını. Ve eğer insan başkalarının acı çekmesini kabul edemiyorsa dünyada haksız olan bir şey vardır ve tarih bu noktada mantıkla bağdaşamaz."
"Ben insanı hayatını sarsan büyük fırtınalar içinde tanımak isterim."
"İçimize düşenlere ilgisiz bir düşmanlık besliyoruz. Bizi kimse anlamadı, biz de kimseyi anlamıyoruz."
"Öyle bir çıkmazdır ki düzenden yana olanın da, düzene karşı olanın da ayni sularda çırpınmasıdır. Haksız olana karşı çıkanın da haksız olduğu bir ortamdır."
"..meselenin içinden çıkamadığı için ülkesinden kaçar, hayatı boyunca her şeyden kaçmıştır."
"Ey talih! Beni kendi ülkemde bir yabancı gibi yalnız bıraktın. Bütün ümit kapılarını yüzüme kapadın. Bunu neden yaptın bana?"
“İnsanlarımızın ilgisizliği,uzaklığı da canımı sıkıyor.”
"Galiba
evde oturmaya o kadar alışmışım ki sanki evden çıkınca gerçek bir
dünyada yaşamıyorum. Evin dışında her yer sanki aynı, sanki bütün
insanlar birbirine benziyor. Ne acıklı değil mi?"
"Neden öldü? Kalpten öldü elbette. Yaa kalbi mi vardı. Evet, kalbi
olduğu için öldü. Oyunları çok ciddiye aldığı için öldü. Ciddi olmayan
başka biri hiç olmazsa bir baygınlıkla filan yetinebilirdi. Coşkun'un
kötü huyu: her olayı büyütürdü."
"Ben ne zaman canım sıkıldığı için evden çıksam, yolda güzel bir fikir gelir aklıma. Galiba hep acele ettim."
"Sevgi propagandası yapan nefret dolu insanlar."
"Insanın geliştiği filân yok. Yalnız kusurlarına alışıyor, o kadar."
"İnsan, her an kendini parçalayarak, kendi etinden kanından vererek yaşayabilir mi? Gerçeği aramak bu mudur?"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder