Aşk böyledir. Baskına gidiyorum diye evden çıkarsın, bozguna uğrayıp dönersin. (s.7)
Masumiyeti her yerinde yazılıydı ama sanki çıplak gözle görülmüyordu. (s.29)
Benim hikayem, kurşun geçirmez gibi görünse de bakışlarınızla delik deşik, gülüşlerinizle paramparça edilmiş. (s.30)
İyisiyle kötüsüyle hayat bir bütün filan zırvalarını bir kenara bırak. Aradan gereksiz detayları çıkarabildiğin bir hayatı düşünsene, daha kısa, daha saf ve daha doğru olmaz mıydı? (s.38)
Bu benim hikâyem ve hikâyem hiçbir okulda öğretilmeyen bir şeyi öğrenmiştir erkenden: Kendiyle baş başa kalabilmeyi ve buna "yalnızlık" dememeyi. (s.43)
Doğruyu öğrenene kadar insan yanlışın kölesidir. Benimki de o hesap. Kaderim sandığın her şey korkunç bir hikayeden alıntı gibiydi. (s.45)
İnsan bir defa anasının karnından kovulur ve bir daha hiçbir yerden kovulmak ona dokunmaz. (s.49)
Öyle cahil bir zamanındayız ki dünyanın, bu kadın bir insanı öldürmenin suç olduğunu bilmiyor bile olabilir. (s.56)
Bakın, bir kereliğine bile olsa bir çocuk kendi ölümünü aklına getirmişse, yıkılsın o dünya. (s.60)
Mezar kelime anlamıyla “insan ölüsünün gömülü bulunduğu yer” demektir. Kardeşim kalbimde gömülüdür. yeri belli olsun diye memem durur başucunda. kalbim bir mezar yeridir. (s.75)
Kardeş küçük bir anda insana kahraman olma fırsatı sunandır. (s.76)
Kardeş insanın aynada görünmeyen yüzüdür. Başka biri olabilme ihtimalidir. Hem kendin hem değil. (s.75)
Dünyada bir adalet olduğuna inanmıyordum. İnanmadığım şeylerin sayısı artınca din derslerinden muaf tutuldum. (s.79)
Kendin dışında her şeyi düşündüren, insana kendini unutturan bir şehirdi İstanbul.(s.88)
Sırf o söyledi diye ben o gün orada çok güzeldim. (s.92)
Bu benim hikayem ve bu hikayede kavuşmak yok.
Dağ dağa kavuşur benim hikayemde, insan insana nah!(s.94)
Aile dediğin tırmalıyor insanı,yarası çok derin ama yüzeyde iz bırakmıyor.(s.106)
Suçu önce kendimde arayıp herkesi haklı çıkarmak üzere yetiştirildim. (s.112)
Zaten ölüp terk edeceğimiz bir dünyayla bu kadar samimiyet kurmanın anlamını ben göremiyorum. (s.113)
Benimki daha çok yabancı ve seyirci kalmayı tercih etmek. Her şeye. Garsona, yan masadaki çifte, arka masanın yanında duran pusetin içindeki bebeğe, öteki garsona, yeni gelen müşterilere, gülümsemek zorunda kalacağım her andan uzaklaştırdım kendimi. (s.113)
Tanış olmama hali, mesafeli bir duruş, çekingen bir bakış, hep merak içinde kalmak, cevap değil de soru üretmek. Aşkı muhafaza ve müdafaa eden şeydir yabancılık. İki insan birbirine akraba oldukça yitirir aşkı. Tanışıklık arttıkça, insanın birbirini tutma isteği azalır. (s.114)
Kısa kesik diyaloglarda sonra bir sessizlik olur ya, o sessizliği sürdürmek tarafların birbirine ilelebet düşmanlık beslemesini kesinleştirir. (s.118)
İnsan , kalbi aşkla çarparken dinlediği şarkıları bir ömür boyu unutamaz. (s.119)
...hayat söylediğimiz değil de söylemediğimiz şeylerdir. (s.135)
Bir insanı öldürmek istiyorsanız ona cevaplayamayacağı sorular bırakın. O gereğini yapacaktır. (s.142)
Bedia Ceylan Güzelce nin kafa radyodaki programlarını çok beğeniyorum....sevgiler...
YanıtlaSilBilmiyordum radyo programı olduğunu iyi oldu bildiğim. Teşekkürler ve sevgiler
Silbakayım bi buna :)
YanıtlaSil