Yine de anlam veremedim Siddhartha'ya, sıkıya gelemeyen rahatına düşkün bir yapım olduğu içindir belkide. Ama Kitabın son çeyreğine geldiğimde, özellikle oğlu gittikten sonra ırmakta babasını görmesi ve zamanında yaptığı şeyi yaşamasında aynen şunu dedim, kuyruğunu yiyen yılan. Dönüp dolaşıp yine aynı yere gelmesi, geçmişte yaşattığı duyguyu yaşaması ve hep bir arayış içinde olması.
Altını çizdiğim alıntılar..
Ormana gideceksin ve bir Samana olacaksın," diye başladı konuşmaya.
"Baktın ki ormanda mutluluğa kavuştun, dön gel ve öğret bana mutluluk
neymiş. Düş kırıklığına mı uğradın, yine dön gel... (s.21)
Ele geçireceğimiz tek şey kimi avuntular, kimi duyarsızlıklar olacak,
birtakım beceriler elde edeceğiz ve bunlarla aldatacağız kendimizi. Ama asıl önemli olan şeyi, o yollar yolunu bulamayacağız. (s. 28)
Bilme denen şeye susadım durdum hep, içim sorularla dolup taştı sürekli.. (s.28)
Hiçbir şey öğrenilemeyeceğini öğrenmek için hayli zaman harcadım ve
harcıyorum hala, dostum Govinda; şimdiye kadar öğrendiğim tek şey,
hiçbir şey öğrenemeyeceğim oldu. (s.29)
Bir başkasının yaşamı konusunda yargıda bulunmak bana düşmez! Bir tek
kendim, yalnızca kendim için bir yargıya varabilir, bir şeyi seçer ya da
yadsıyabilirim. (s.44)
Bir insan gördüm, diye geçirdi içinden Siddhartha, bir tek insan gördüm
şimdiye kadar önünde gözlerimi yere indirmeden duramadığım. Bundan böyle
kimsenin önünde gözlerimi yere indirmeye niyetim yok,kimsenin. Bu
insanın öğretisi beni kendine çekemediğine göre, başka hiçbir öğreti
bunu yapamayacaktır. (s.45)
"Peki ama, nedir senin öğretilerden ve öğretmenlerden öğrenmek istediğin
ve sana öğretmenlik edenlerin bir türlü sana öğretemediği?" ve şu
yanıtı verdi soruya: Hikmetini ve iç yüzünü öğrenmek istediğim şey Ben'di. Kurtulmak, alt
etmek istediğim şey Ben'di. Ama alt edemedim sadece yanılttım sadece
kaçtım ondan sadece saklanıp gizlendim.... Siddhartha olduğum bilmecesi kadar kafamı başka hiçbir şey kurcalamadı. (s.47)
Böyle bakılınca, böyle aramadan, böyle yalın, böyle
çocuksu gözlerle bakılınca, güzeldi dünya. Ay ve yıldızlar güzeldi, güzeldi çay
ve sahil, orman ve kaya, keçi ve uğurböceği, çiçek ve kelebek güzeldi. Güzel ve
iç açıcıydı dünyayı böyle gezip dolaşmak, böyle çocuksu, böyle uyanmış,
çevresine karşı böyle kucak açarak, güvensizlikten böylesine uzak. (s.54)
Sevgi avuç açıp dilenilebilir, para pulla satın alınabilir, armağan
olarak sunulabilir sana, sokakta bulunabilir, ama haydutlukla ele
geçirilemez. (s.62)
Sen de benim gibisin, insanların büyük çoğunluğundan farklısın. İçinde
dingin bir yer, sığınılacak bir yer var, ne zaman istersen benim gibi
oraya çekilebilir, kendini kendi evinde hissedebilirsin. Pek az insanda
vardır bu, oysa herkes buna sahip olabilir. (s.77)
İnsanların büyük çoğunluğu düşen bir yaprak gibidir,kapılıp gider
rüzgarın önüne,havada süzülür,dönüp durur,sağa sola yalpalar vurarak
iner yere.Pek az kişi de vardır,yıldızlara benzer,belli bir yörüngede
ilerler durur,hiçbir rüzgâr varamaz yanlarına,kendi yasalarını ve
izleyecekleri yolu kendi içlerinde taşırlar. (s. 77)
Bilinmesi gereken şeyleri insanın kendisinin tatması iyidir, diye geçirdi içinden. Dünya zevklerinin, zenginliğinin özenilecek şeyler olmadığını, daha
çocuk yaşta öğrenmiştim. Çoktandır biliyordum, ama yaşayıp görmek, ancak
şimdi nasip oldu. Artık gördüm, biliyordum, sadece hafızamdan,
hatırladıklarımdan değil, kendi gözlerimle görerek kalbimde duyarak,
yemeğini yemiş, içkisini içmiş olarak biliyorum. Bilmek iyi oldu! (s.99)
Bu korkunç dünyada o kadar uzun zaman kaldığım için kendime ne kadar kin
beslemiştim! Nasıl kendimden nefret etmiş, kendimi yağmalamış,
zehirlemiş, kendime işkence etmiş, kendimi yaşlı ve kötü yürekli biri
haline getirmiştim! (s.100)
Dinlemesini bilen insanlar o kadar az ki! Senin gibi iyi dinleyen birine şimdiye kadar rastlamadım hiç.(s.106)
Sana ne söyleyebilirim ki saygıdeğer kişi? Olsa olsa kendini aramaya
fazla değer verdiğini mi? Aramaktan bulma fırsatını bir türlü
yakalayamayacağını mı ? Bir kimse arıyorsa, gözü aradığı şeyden
başkasını görmez çokluk, bir türlü bulmasını beceremez, dışarıdan hiç
bir şeyi alıp kendi içine aktaramaz, çünkü aklı fikri aradığı şeydedir
hep, çünkü bir amacı vardır, çünkü bu amacın büyüsüne kapılmıştır.
Aramak bir amacı olmak demektir. Bulmaksa özgür olmak, dışa açık
bulunmak, hiçbir amacı olmamak. Sen, ey saygıdeğer kişi, belki gerçekten
arayan birisin, çünkü amacının peşinde koştuğundan hemen gözünün
önündeki bazı şeyleri pek görmüyorsun. (s.137)
Hiç kimse bir başkasının yürüdüğü yolda ne kadar ilerlemiş olduğunu göremez (s.140)
Günaha pek çok gereksinim olduğunu kendi bedeninde ve kendi ruhunda
yaşadım, diretmekten vazgeçip dünyayı sevmesini öğretmek, onu kendi
arzuladığım, kendi hayalimde yaşattığım bir dünyayla kendi uydurduğum
bir mükemmellikle karşılaştırmayıp nasılsa öyle bırakmak ve onu sevmek
gönülden onun içinde yer almak için şehvete, mal ve mülke, kendini
beğenmişliğe gereksinim duydum, en rezilce umarsızlıklara kapılmayı
gereksindim. (140-141)
Sanırım bu kitaba gidecek en uygun şarkı bu, en azından benim aklıma ilk gelen.
evet işte kısa basit ama denişik kitaaap :) cuts like a knife :) alıntılar da iyimiş. şimdii, little buddha izle o zaman :) senkronize olur :)
YanıtlaSilİzlemek için şuan söz vermeyeyim ama listeme ekledim :)
Silbeş kelime ile öykü eveet. başlarızz. düşündüm biraz daa, iki türlü olabilir. beş kelime ile herkes farklı bir öykü yazabilir. arada bir beş kelime belirleriz, herkes kendisi yazar bir öykü veya yazı, deneme filan :) bu bir formül :) ikincisi de, ortak öykü olur, yani şimdi ben beş kelime seçip sana veririm, sen o beş kelime ile bir öykü yazarsın, bi paragraf veya bikaç paragraf gibi, yani seninki giriş olur, sen beş kelime seçersin bana verirsin, ben senin başladığın öyküye devam ederim, yani sen kendi kafandaki öyküye göre uygun kelimeler seçersin ama ben ne yazarsam artık, sonra böyle 5 kelime ile üçüncü olarak öyküye devam etcek kişi olur, çıkar yazanlar, ebemkuşağı, sessiz gemi, kaplan diary gibi, tabii uzun sürer bu etkinlik, yavaş gider, öykü durduğu zaman biz devam ederiz filan yani. bu da ikinci formül :) sen bi düşün, bak bu yazının altında yaz düşüncelerini yanii :)
YanıtlaSilBana ikisi de uyar ama ilki daha çok uyar, sen hangisini istersen patron sensin :)
Silikisini de yaparız. tamam önce ilkini yaparız yanii beş kelime ile herkes kafasına göre bir öykü veya makale neyse yazar işte :) bu bir defalık bir etkinlik olur yanii :) herkes bir kez yazmış olur. sonra da ikinci etkinlik olarak ortak öyküyü deneriz, işallah yanii :)
SilTamam, kaptan sen olduğun sürece sıkıntı yok, yaparız hepsini.
Silhaftasonu az kişi oluyor, çoğunluk meşgul yani. pazartesi ağaç ev var, salı ben feriha hanım yazcam, çarşamba başlayabiliriz. yani çarşamba ben bu etkinliği duyururum. böle bişi yapcaz derim, sona da sen yazarsın bir öykü veya bir öykü girişi. kelimeleri seçerim ben daaa :) sen çarşamba yazarsın ilk, ya da önceden yaz, çarşamba benim yazımdan sonra yayınlarsııın :) hadi seçeyim kelimeleri şimdiden sen hazır olursun :) deniz kayıkçı simitçi araba dede :)
YanıtlaSilTamam çarşamba, malum benim hafta sonu kafam rahat oluyor, bu kelimlerle ne çıkar bilemedim şi,mdi iyi olduğu çarşamba olduğu, teşekkür ettim, senden sonra yayınlarım bende.
Silhee pekuu, bişi bulamazsan deniştiririm kelimeleriii :)
YanıtlaSilCıks olmaz, o zaman doğaçlamanın yaratıcılığın anlamı kalmaz, belki yaratıcılığı yazmamızı ilerletir bu etkinlik, kafamda canklanıyor bir kurgu sıkıntı yok :)
SilBu arada etkinliğe bir isim lazım, Kelime Oyunu uygun mudur?
Silokeys oluy piku :)
Sil