12 Aralık 2020

Frida Kahlo - Rauda Jamis / Aşk ve Acı (Alıntılar)


Bedenim bitkin. Ve bundan kaçmam mümkün değil. Tıpkı hayvanlar gibi kendi ölümümün gelip de yaşamımın ta içine yer­leşmeye başladığını duyumsuyorum; bu öylesine güçlü bir duygu ki, tüm mücadele olanağımı yok ediyor. Herkes benim mücadele etmeme öyle alıştı ki, kimse inanmıyor bana. Yanılmış olabilece­ğimi düşünmeye cesaretim yok artık, bu tür parlak fikirler gitgide daha az geliyor aklıma. (s.1)

Yaşam, üstüme böyle varmakla gaddarlık ediyor bana. Bu oyunda kağıtları daha iyi dağıtmalıydı. Payıma çok kötü bir el düştü. Bedenimde kara bir tarot var. (s.2)

Kentler ne denli büyük ve kalabalık olursa, kaybolma tehlikesinin yanı sıra insan, sanılabileceğinin tersine, yalnız kalma tehlikesiyle de daha çok karşılaşırmış. (s.11)

 Ben bir devrimle birlikte doğdum. Duyduk duymadık deme­yin. Gün ışiğını görünceye dek isyanın coşkusuyla dolup, böyle bir ateşin ortasında doğdum ben. Gün kavurucuydu ve o gün tüm yaşamım boyunca beni sarıp sarmaladı. Çocukken bir kıvılcım gibi pıtırdadım. Büyüyünce tepeden tırnağa alev kesildim. Ben bir devrimin kızıyım, buna bip şüphe yok, bir de atalarımın taptiğı ihtiyar ateş tanrısının. (s.21)

    Bu, bitmek bilmez bir can pekişmeden ibaret olan yaşamımla
ilgili olarak şunu söyleyebilirim: Ben   uçmak isteyip de uçamayan bir kuş gibiydim. Hem de çaresizliğini kabullenemeyen bir kuş gibi. (s.26)

   Kendi kaprisi dışında hiçbir yasa tanımayan bir despotun yönettiği ülkemden kaçmaktayım. (s.37)

İnsan zaten kendi kendisinin celladıyken, başkalarının cezalarına nasıl aldırmazlık edebilirdi ki ? (s.47)

....sevinçle, her dostlukta biraz da suç ortaklığı bulunduğunu öğrendi. (s.61)

İlk aşk kedi gibi sessizce yanaştı. Onun gelişini ne gördüm ne de duydum. Aşk yavaş yavaş içime yayıldı. Bu varlığı olduğu gibi çerçeveleyip kendime itiraf etmemden önce bir süre öylece içimde kaldı.
Kim ne derse desin, görüntü düşünceden önce yer alıyor. (s.69)

Beni sevmiyorsan, söyle Alex, ben seni, sen beni zerre ka­dar sevmesen bile seviyorum.
Görüşmesek bile, bana yazmayı sürdürmeni diliyorum; eğer yazmazsan, ben de sana yazmam, bana söyleyecek hiç bir şeyin yoksa bile bomboş iki sayfa yolla ya da aynı şeyi 50 kere yaz, bu en azından beni düşündüğünü görterecektir.. (s.74)

   Başıma gelen en iyi şey, acı çekmeye alışmaya başlamam. (s.90)
                                                                               
Ayna! Günlerimin, gecelerimin celladı ayna. Üzüntülerim kadar acı verici görüntü. Her an, parmakla gösterilme duygusu "Frida, gör kendini. Frida, kendine baksana." Gizlenilecek gerçek bir gölgelik, saklanılacak kuytu bir yer yok artık, acıya teslim olup derim üzerimde iz bırakmadan sessizce ağlamak  için.  Her gözyaşımın genç ve pürüzsüz de olsa yüzümde derin bir iz bıraktığnı açıkça gördüm. Her gözyaşı yaşamın parçalanışı.. (s.102)

İnsan hem kendisi hem de bir başkasıdır; kendimizi tepeden tırnağa bildiğimizi sanırız, sonra birden bakarız ki, kılıfımız sıyrılır, içini doldurandan tamamen yabancı bir hale gelir. Tam kendine bakmaktan bıktığını sandığı bir anda, insan karşısındaki görüntünün kendisi olmadığını görür.. (s.103)

   Bana eziyet edip her an beni sorgulayarak az kalsın kimliğimi elimden alacak  olan          aynadan görüntüyü çaldım. (s.105)

   Her zamanki gibi kötüyüm. Görüyorsun ya, tüm  bunlar ne denli can sıkıcı, ne yapacağımı bilemiyorum,  bir yılı aş­kın bir zamandır bu durumdayım ve canıma tak etti artık, ihtiyar bir kadın gibi bir sürü sakatlığı bir arada yaşamaktan bıktım, kim bilir otuz yaşıma geldiğimde nasıl olaca­ğım, bir gün sana söylemiştim ya, korkarım beni pamukla­ra sarılı bir durumda taşımak zorunda kalacaksın, çünkü ne yazık ki bir çantanın içine zorlayarak da olsa girecek durumda değilim.  (s.109)

İnancımı yitirdiğimde gök yeniden aydınlanıyor, her şeyin mümkün olduğunu düşündüğümde, ufuk feci bir firtına gelecekmiş gibi kararıyordu. Işıktan kurşun ağırlığına, kurşun ağırlı­ğından ışığa gidip geliyordum. Tam  bir dengesizlik içindeydim, ya da belki de asıl denge buydu. (s.114)

 Ama uzaktaydı. Uzaklığını düşündükçe ona daha da güçlü biçimde bağlanıyordum. (s.115)

  Yaşamla ölüm arasında,cambazın ipi üzerindeymişim gibi,tüm riskleri göze alıyorum. (s.144)


  Aşk mıydı? Bilmiyorum. Eğer aşk her şeyi kapsıyorsa, çelişkileri ve taşkınlıkları,  aşırılıkları ve söylenmeyenleri, evet, o zaman buna aşk diyebiliriz .. (s.150)

Çocuğum, sana karşı suçluyum. Kendimi ne denli suçlu hissettiğimi bir bilsen. Seni sıcacık bağrımda tutmak,korumak için herşeyi yaptım. Sevdim, sevdim, görmeden, tanımadan,  tanımadan anlamadan çok önce sevdim seni. Ama bu yetmedi. Bir şeyler eksik kaldı, bir parçan kaldı. (s.169)

Çıldırtıcı bir keder
Artık seni yaralı  bir giz gibi içimde  taşıyorum. Çevreme ba­kıyorum: Sessizlik yutuyor beni, eşyalar siliniyor, bacaklarım hal­siz. Hiçbir mihenk taşı yok, hiçbir mekan yok. Ben işte bu dağınık maddeyim ve içim sessizlik dolu. Çevremdeyse eter kokusu yayan, bozulmuş bir evreni kapsayan dört beyaz duvar var. Beklemek...  (s.171)

Şeyleri, yaşamı, insanları çok seviyorum. İnsanların ölmesini istemiyorum. Ölümden korkmuyorum fakat yaşamak istiyorum. Ama acıya gelince, hayır,  acıya, dayanamıyorum. (s.172)

Bakışlar ruhun aynasıdır ... (s.176)

Şüpheye düşürmeyen samimiyetin ve sevginin kölesiyim. .

Diego bir gün New York'ta, "Tanrı 'ya inanmıyorum ama Picasso'ya inanıyorum," demişti. Ne kadar haklıydı. (s.216)

Kendimi hem kendim için yaşayabilecek denli güçlü zenginliğe sahip hissediyorum, hem de değil bir davranışın, en ufak bir düşüncenin bile paralayabileceği kadar dayanıksızım. (s.226)

Tanrım! Sancının kökü bende herhalde. Sancı bende büyüyor; bende haykırıyor. Beynim bu dağılmayı ne dereceye değin yönetiyor acaba?  Yaşamımın sorumluluk  derecesi ne? Bazen çocuk felcini hiç geçirmediğimi ya da kazanın hiç olmamış olduğunu, bedeni­min kendiliğinden, bozulup karanlık bir kendi kendini yıkma iste­ğiyle her şeyi uydurduğunu düşünüyorum. (s.245)

Sevildim, sevildim, sevildim.. Yine de yeterince değil, zira in­san asla yeterince sevemez, bir ömür buna yetmez. Ben de hep sevdim. Aşkla, dostlukla. Erkekleri, kadınlan.
Bir erkek, bir seferinde bana lezbıyen gibi seviştiğimi söylemişti.  Kahkahayla güldüm. Ona  bunun bir iltifat olup olmadığını sordum. İltifat olduğunu söyledi. Bunun üzerine ona, bir kadının tüm bedeniyle doyuma ulaştığını ve kadınlar arası aşkın en büyük ayncalğının bu olduğunu söyledim. Karşısındakinin bedeni­ni, kendininkinin benzeri bir bedeni daha derinden tanımanın verdıgi daha  bütünsel bir haz. Bir müttefiğin tanınması. (s.246)

Ne kadar çok kan var! Ne kadar çok kan diye şaşırıyor insanlar. Onları, tablolarımı gördüklerinde bir tiksinti ifadesiyle sırtlarını dönenleri, laflarını yutanları ya da tersine, o lafları bir balgam, bir silah, bir kurtuluş gibi fırlatanları görür gibiyim. İşin tuhafı, savaşlarda akıtılan kan, o adaletsizlik ırmakları, insanlık utancının kırmızısı, işte bu kan insanları tiksindirmiyor, kaçırtmıyor. (s.261)

İnsanın ifade edemediği şeyin gücü patlayıcı, hasar verici, kendi kendini yıkıcı bir güçtür. İfade etmek, kurtulmanın başlangıcıdır. (s.262)

Düşler. Tuhaf düşler. İnsanı dört elle sarıldığı yaşamdan saptı­ran, olanaksızı yaratan düşler. Bazı günler, bu tuhaf düşler ben­den çıkıyor, sonra geri geliyor,  derime yapışıyorlar. Alkol, morfin ve geçen zaman  arasında, binlerce somut düşünce arasında, bel­leğimin derinlerde kalmış parçaları olarak, sizi kabulleniyorum, benim derin mi derin birer parçamsınız.
Dün geceyi de siz süslediniz.  (s.275)


8 yorum:

  1. Bu kitabı çok okumak istiyordum fakat böyle derin cümlelere sahip olduğunu bilmiyordum. <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu kitap biyograf,i Frida'nın hayatını anlatmış Ruada Jamis, ama Frida'nın mektupları onun yazdıkları da mevcut..

      Sil
  2. Offf...Frida..Acılarını renklere meşk etmiş..ve büyük aşkı Diego..
    Muhteşem!hikaye..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben oldum olası nefret etmişimdir Diego'dan, insanın celladına aşık olması benim gözümde Diego.

      Sil
  3. Sf 169 ben bir kötü oldum. Ne acı bir hayatı olmuş. Kitabı kesinlikle alacağım. Şarkı ne güzel :) Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aşarısız olan gebeliğinden sonra söylüyor bunu, dahası da var ama bu kısmı paylaşmak istedim. Bu aslında Biyografi Frida'nın hayatını anlatmış Ruada Jamis ama Frida'nın mektupları onun yazdıkları da mevcut..

      Sil
  4. Muhteşem sözler... Hepsi zaman ötesi söylenmiş. Muazzam. Diyecek söz bulamıyorum, her sözü saatlerce düşünmekten başka bir şey gelmiyor elimden. Teşekkürler Kırmızı, hem bu alıntılar için hem de anlamını bilmediğim sözlerine rağmen insanın yüreğine işleyen bir sese sahip Yasmin Levy için.:)

    YanıtlaSil
  5. eveey hayatını anlatan ne güxel filmler de vaar ve başka kitaplar daaa :)

    YanıtlaSil