18 Ağustos 2024

Farkında Olmadan Yapılan İyilikler Ve Kötülükler (!) ?

İzmir gezisi benim açımdan çok ilginç deneyimlere, tesadüflere ve başlangıçlara vesile oldu. Bu yazdıklarımın hepsi birebir yaşanmış ama bazı noktaları değiştirilmiştir.

11 Ağustosta ki şahane bloggerlar buluşmasından sonra tanıdığım ve tanıştığım insanların mutluluğu üzerimde. Ertesi günü haftalar önceden sözleştiğimiz dövmeciye gidiyoruz. Yaptırmayı düşündüğüm iki dövmeyi tek dövmede birleştiriuyoruz. E haliyle oldukça büyük bir iş ortaya çıkıyor, çok su içmediğim için cildimin kuruluğundan iğne zor girdiğinden pek maharetli dövmeci abimiz omuzumdan dirseğime kadar resmen deşerek dövmesini yapıyor. İki ağrı kesici içmeme rağmen, normalden daha fazla derine girilmesi, hem de dövmenin işçiliği ve inceliğinden dolayı canımdan can gidiyor. Sonunda şahane bir işçilik çıkıyor.

Akşam otele dönüyoruz, kolum balon gibi şiş, hem yanıyor hem sızlıyor. Sabah uçak var İzmir'den ayrılacağız. Acıyı kesmek için bir şişe şarabı bitiriyorum. bu arada ben hep Öküzgözü içerdim, ilk kez Chardonnay içtim bayıldım. Sonra otelin restoranına iniyoruz birşeyler atıştırıyoruz. Kapıdan birbirinden kel alaka üç genç kız giriyor. Biri kapıdan girişindeki tavırlarıyla bile hayatımda gördüğüm en itici hatta midemi bulandıran istisna kadınlardan biri. Görsel olarak oldukça güzel olmasına rağmen o mekandaki diğer insanları rahatsız eden davranışları, hatta arsızlığa pişkinliğie varan tavırları. Mekanda oraya sadece yemek yemek için gelen beylere tabir yerindeyse salça olması. Bir insan kendini nasıl alçaltabilir ve bu kadar arsızlaşabilir bu kadarına şahit olmamıştım.Yanlarında ki kızın biri mahcup kafayı eğiyor, yapma etme der gibi bakıyor, diğerinin umurunda değil. Zaten kafam güzel bir de en sinir olduğum şey.

Dik dik bakmışım haspama, bunun üzerine "senin erkeğine bakmıyorum merak etme kızıl, dövmende güzelmiş yeni mi" deyip çat yanıma oturuyor. Eşime bakıyorum tepkisiz, her zaman ki sinir bozucu sakinliği. Dikkatlice bizi izliyor. Diğer masadan o umursamayana telefon geliyor, kalkıp gibiyor. O mahcup şey gözünü bana dikmiş korkuyla bakıyor. (Artık nasıl baktıysam). Sarışın, kıpkırmızılı dekolte elbiseli hoş ama boş iğrenç yaratık bana sorular soruyor, o sinirle ne dediğini duymuyorum bile. Öfkem kötüdür ve gözüm dönerse tanımam kimseyi. Git sabrımı zorlama diyorum, hala arsızlığa devam ediyor. En son kovuyorum, biraz bozuluyor ama hala oturuyor. Yan masada ki kot şortlu kız, yapmaması için uyarıyor ama sarışının umurunda değil. Koltuğa iyice yayılıp" e ne yiyoruz" deyince, yapışmışım boğazına. Elimden zor alıyorlar. Dilim döndüğünce küfür ediyorum, benim çıldırdığımı görünce arkasına bakmadan gitmiş.

Eşim ve personel sakinleştirmeye çalışıyor ama hem alkolün etkisi hem öfke patlaması sakinleşemiyorum. Arkamdan biri sarılıyor, gülerek sakin ol lütfen diyor. Bir an duruyorum o kişiye bakıyorum yirmilerin başında, biraz toplu şen sesli bir kız. İçimden tanımaya çalışıyorum ama hayır tanımıyorum. Durumu anlamaya çalışıyorum, sakince oturuyorum elimi tutuyor alakası olmamasına rağmen özür diliyor. Eşime bakıyorum tanıyor musun diye, o da aynı bakışlarla bana bakıyor. Garip bir şekilde tatlı diliyle sakinleştiriyor beni.

Sağa sola bakıyor tedirgin, gitmesi gerektiğinin farkında ama gitmek istemiyor. O geçen 10 dk boyunca hiç konuşmuyorum ben, sadece o birşeyler söylüyor ve ben durup ona "iyi misin, neyin var?" diyorum. O gülen yüzü bir anda değişiyor. Bir an kalakalıyor, gözleri doluyor. "Nereden anladınız?" diyor. Ona da yemek söylüyoruz başta istemiyor ama eşimle ısrar ediyoruz. Sonra viski içmek istiyor ben şaraba devam ediyorum. Eşim sabah uçuş var erken kalkacağız diye içmiyor. Bir şeyler anlatıyor, konuşurken sürekli temas halinde, "iyi misin sakinleştin mi, onun adına tekrar özür dilerim" vs tarzı şeyler söylüyor. Fazla teması, tanımadığım birinin bana dokunmasını hiç sevmesem de bu durum beni rahatsız etmiyor.

Eski erkek arkadaşından kaçtığını anlatıyor. Yanında geldiği kişileri yolda gördüğünü ve saklanmak için sizinle girebilir miyim dediğini anlatıyor. Birbirimizi sanki yıllardır tanıyoruz gibi rahat ve insana da o hissi veriyor. Sonra derin bir sohbet başlıyor zamanın nasıl geçtiğinin farkında değiliz 12 de restoran kapanıyor, terasa geçiyoruz herkes birşeyler anlatıyor. İçimden bu ne şimdi diyorum üç saat önce gördüğün biriyle sanki kırk yıllık ahbap gibi sohbet ediyoruz ve zerre yabancılık çekmiyorum rahatsızlık duymuyorum.

Eşim "ben yatıyorum size iyi muhabbetler" diyor pes ediyor yatıyor. Onun sesiyle kendime geliyorum, gidişini izliyorum. O sırada kızın "demek sende terazi burcusun?" sözüyle bir kez daha kendime geliyorum. "Evet" diyorum. "Kaç yaşındasın" diyorum, gülerek "söylemiştim ama kafan cidden güzel sanırım, 2001 liyim" diyor. O söyleyince fark ediyorum, elimde ne zaman doldurduğunu hatırlamadığım bir kadeh var. Viski şişesine bakıyorum yarı olmamış, şarap şişesine bakıyorum ikinci şişede bitmiş, sadece elimdeki kadeh var.

Kadehi yana koyuyorum, gözlerimi kısarak ona bakıyorum. Gözlerimi zar zor açtığımdan yadırgamıyor. Saate bakıyorum gece 2 olmuş. Geçen onca zamanda sanki ilk kez karşılaşmışız gibi, direkt yüzüne bakıyorum. O zamana kadar yüzüne çok bakmadığımı fark ediyorum. Baktıysam da hatırlamıyorum. Kendi kendine gülüyor. "Nasıl yapıştın kızın saçına, sana sarılıp çekmesem dövecektin, eşin zor ayırdı saçından" diyor. Şaşkın şaşkın bakıyorum. "Sarı saçlı kırmızı elbilesi o iğrenç kadın mı?" diyorum. "Evet" diye gülüyor. "Hatırlamıyor musun seni çekip aldığımı" diyor, "hayır" diyorum. Gülüyor tüm olayı yeniden anlatıyor, yarısını hatırlıyorum yarısını hatırlamıyorum. "Dövebildim mi o sarı sürtüğü" diyorum, kahkaha atarak "kılpayı kurtuldu" diyor. "Tüh ya içimde kalır şimdi o benim, iki vursaydım bari" diyorum gülüyoruz.

Bileğimde ki isimleri göstererek, "gerçekten hiç yaşını göstermiyorsun, kim der sana üç çocuk doğurmuş diye, bir de bana bak senin yanında çok pofuduk duruyorum" diye gülüyor. Kendisiyle barışık. Telefonumu istiyor, numarasını kaydedip kedini çaldırıyor. Sonra taksi çağırıyorum giderken sanki en yakınından ayrılıyormuş gibi sarılıp gidiyor.

Sabah zor kalkıyorum. Kahvaltıda akşam ki esrarengiz hakkında sohbet ediyoruz, hatırlamadığım şeyleri eşim hatırlatmaya çalışıyor. Sonra İzmir Havaalanına gidiyoruz, tüm işlemlerden geçip kapımızda bekliyoruz, o sırada sevgili Momentos bana getirdiklerimle ilgili ses atıyor, neyin ne olduğunu ne işe yaradığını anlatıyorum. Uykusuzum, başım ağrıyor. Uçak 40 dk rötarla kalkıyor ve sonunda evim evim güzel evim.

Akşam söz verdiğim için bloga yazı yazmaya çalışıyorum, uykusuzluktan Makbule Hoca ile Momentos'u karıştırıyorum. Ama sözümü tutarak yatıyorum. Sabah kaltığımda gelen mesajlara bakıyorum. Bir kız eli kolu alçıda fotoğraf atmış. "Bak eski sevgilim parmaklarımı ve kolumu kırdı" yazıyor. Başta anlamıyorum, eşime gösteriyorum. Eşim "bak inanmamıştın kızın sevgilisinden kaçtığına, günahını aldın" diyor. Sonra telefonda konuşuyoruz, hukuki olarak ne yapması gerektiğini anlatıyorum ama şikayet etmek istemiyor. Sonra ikna ediyorum, ona yapması gereken herşeyi tek tek yazıyorum.

Kızdan iki gün boyunca ses yok, atılan mesajlar tek tık. Sonra gece gelen bir mesaj. "İyi ki o restorana girip seninle karşılaşmışım. Bana hayatımın en büyük iyiliğini yaptın. Bu yaptığını asla unutmayacağım. Sen gerçekten iyi birisin, çok teşekkürler"

Anlam veremiyorum, eşim daha fazla müdahale etmemi istemiyor. Çok uyanık geçinsemde insanlara çabuk kandığımı manüpüle olduğumu düşünüyor eşim. Bana uyarılarda bulunuyor. Sonraki günlerde farklı numaran bir mesaj daha. "Şehrimi değiştim buraya geldiğinde haber et lütfen, herşey için çok teşekkürler, öpüyorum seni deli kadın :) "

Ve eşim dönüp bana soruyor. "Şimdi sen bu kıza iyilik mi yaptın kötülük mü? Ne düşünüyorsun, içinden ne geçiyor?"..

( Bu arada bu anlatım dilide Sevgili Laparagas'ındır :) Ona özendim bende ve güzel oldu, hoş görsün.)

11 yorum:

  1. Çok güzel olmuş! Bir solukta okudum, bence iyilik yapmışsın, bu adamlar kolla başlar boyunla devam eder…. Seni alıntılarınla tanıdığım ve sevdiğim halde, yazılarının hele hikayelerinin tutkunu olacağımı hissediyorum..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Senin yorumunu her okuduğumda yüzümde kocaman bir gülümseme ve kitap konusunda içim daha da umut dolu oluyor. İyi ki tanıştık 💖

      Sil
  2. Mesajlarımın geri planlarında neler neler olmuş meğer. Ben mekan sahibi/çalışanlarının büyük hatası olduğunu düşünüyorum. İçeri giren bir kişi konsomatris gibi masaları dolaşıp, herkese laf atacak, olacak iş değil.
    Seni sakinleştiren kıza iyilik yaptığını düşünüyorum ben de. Ancak şehir değiştiren kızın kafasını da değiştirmesi gerekiyor. Zira ilişkilerde hep aynı yönde ilerlerse değişen pek bir şey olmaz. :(
    Keyifli aktarmışsın olayı. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Neler olmadı ki, bu sadece yazabildiklerim. Başta da dedim bazı yerleri değiştirdim, o da restoran kısmıda onlardan biri.
      Bu ay başı İstanbul'da görüşeceğiz kızla, yüzünü bile tam hatırlamıyorum fotoğrafta başka görünüyor :) Bakalım yeni şehirde ne kadar değişmiş, ne yapmış, beni sakinleştirirken kendi ne kadar sakin kalabilmiş, ayık kafayla tam analiz yapacağım.
      Öpüyorum 💖

      Sil
  3. Kapıldım gittim yazıya, film tadındaki akıcılığına bayıldım, karakterlere ekstra ve elbette anlatım diline de.... Fakat işte o son satır! Nasıl bir şaşkın ve o oranda da mutlu bir gülümseme bende... Çooookkkk teşekkürler:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle ama bu sizin anlatım diliniz ve ben çok sevdim, anlatması hem kolay hem zevkli.. 🙏

      Sil
  4. Ne güzel anlatmışsın sevgili Kırmzı. Bloğunun sağ yanında yazılanlardan yola çıkarak: "Okuyup altını çizdiklerim, dinlediklerim, izlediklerim, düşündüklerim ve düşlediklerim..." diyorsun ya, insan yaşamından kesitler bana da hep ilginç gelmiştir.
    İyilik ya da kötülük; Kişiye, duruma, zamana, mekâna göre ne kadar değişken kavramlar. İyiler ve iyilikler hiç tükenmese derim her zaman. Kötülük; kasıtlı olarak, art niyetle, maskelerle ve çıkar ilişkileriyle, yalanla, hile ile aldatarak yapılırsa gerçek kötülük o bence.
    Kurmaca öyküler kadar gerçek şiirleri de ne güzel yazarsın sen. Beni hayal kırıklığına uğratmayacağına inanıyorum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım iyiliklere sebep olmuşumdur, hayatın ona ne yapacağı nereye sürükleyeceğini bilmiyorum.
      Hocam bu şiir aşkınıza hayranım ama maalesef sizi hayal kırıklığına uğratağım sanırım, şiir gerçekten benlik değil.

      Sil
  5. Bir an hikaye mi okuyorum gerçek kesit mi ikilem yaşamadım dersem yalan olur.
    Bence iyilik etmişsiniz. Umarım o kızcağız çok güzel bir hayat yaşar bundan sonra.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçek bir hikaye diyelim :) Umarım yaşar bunu fazlasıyla hak ediyor.

      Sil
  6. Ay masanıza rastgele oturup saygısızlık yapan kızın kişiliği ne ilginç geldi. Cidden var böyle insanlar ve benim başıma gelse başta bir şok olur ne yapacağımı bilemezdim herhalde :)Birbiriyle henüz tanışmış iki insanın uzun saatler keyifli sohbet edebilme anları bana hep güzel gelmiştir. Bence siz o kıza tavsiye olarak ne derseniz deyin o sohbette hissettiği duygular kalacak onda ve yine kendi kararını kendisi vermiş olacak nihayetinde.

    YanıtlaSil