Bir cesedi sırtlanmış ufacık bir ruhsun sen.
-Epikos-
İnsan kişiliğim, dışarıdan su katılmamış bir komedi gibi görünüyordu; içerden bakıldığında insana özgü olan her şey gibi.
-Fernando Pessoa-
Hızla değişiyorum: bugünüm dünümle çelişiyor. Yukarı çıkarken sık sık basamakları atlıyorum – hiçbir basamak bağışlamıyor beni.
Yukarı vardığımda, hep yalnız buluyorum kendimi. Hiç kimse konuşmuyor benimle, yalnızlığın ayazı titretiyor beni. Ne arıyorum ki yükseklerde?
Aşağılamam ve özlemim birlikte gelişiyor; ne denli yükseğe çıkarsam, o denli aşağılıyorum yukarı çıkanı. Ne arıyor ki yükseklerde?
Ne kadar utanıyorum, yukarı çıkarkenki halimden ve sendeleyişimden! Nasıl da alay ediyorum, nefes nefese kalışımla!
-Friedrich Nietzsche-
İlk kez, bütün yaşamım hakkında daha genel bir pişmanlık duymaya başladım: kendine acımakla kendinden nefret etmek arasında bir duygu. Yaşamımın tümü hakkında. Gençliğimin dostlarını kaybetmiştim. Karımın sevgisini kaybetmiştim. Sahip olduğum hırsları terk etmiştim. Yaşamın bana çok fazla rahatsızlık vermemesini istemiş ve başarmıştım ve her şey nasıl da acınası olmuştu.
-Julian Barnes-
Bir başkasının yaşamı konusunda yargıda bulunmak bana düşmez! Bir tek kendim, yalnızca kendim için bir yargıya varabilir, bir şeyi seçer ya da yadsıyabilirim.
-Herman Hesse-
Bu son haftalarda değişen bir şeyler oldu. Ama neredeydi bu değişme? Temelsiz, soyut bir değişme. Acep ben miydim değişen? Ya ben değilsem? O zaman bu oda, bu kent, bu doğa değişti; arayıp bulmak gerek.
Sanırım değişen benim: bunu anlamak güç değil, hoş da değil elbette. Başka çıkar yolu yok, bu değişmelerin benden olduğunu kabul etmem gerekiyor. Bir şey daha var: çok az düşünen bir adam oldum. Bir yığın küçük küçük değişimler, ben farkına varmaksızın bende birikip toplanıyorlar, sonra günün birinde, gerçek bir ayaklanma biçiminde patlayıveriyorlar. Ve sonunda, karşıtlıklar, tutarsızlıklarla dolu bir görünüm veriyorlar yaşantıma.
-Jean-Paul Sartre-
Şunu itiraf etmeliyim, her zamanki gibi içimde iki ayrı kişi savaşmaktaydılar.
-Italo Svevo-
Kendimde yargılanacak bir yan olduğunu kavradığım andan başlayarak, onlarda da dayanılmaz bir yargılama eğilimi bulunduğunu anladım. Evet, eskisi gibi yine oradaydılar, ama gülüyorlardı. Ya da daha doğrusu, rastladıklarımdan her biri gizli bir gülümsemeyle bana bakıyor gibime geliyordu.
-Albert Camus-
Sandığınız ya da sanabileceğiniz kadar neşeli bir adam falan da değilim; sonunda gevezeliğime sinirlenerek (zaten sinirlendiğinizi hissediyorum) kim olduğumu soracak olursanız, size sekizinci dereceden memurum diye cevap vereceğim.
- Fyodor Dostoyevski-
Beni sıradanlaştıran anların, alışmam için uydurulmuş pek çok duayı çocukluğumdan beri her gün yinelemiş olmama rağmen benimsemekte hala zorlandığım ilişkilerin ve onların hayat bulduğu mekanların; küçük odaların, geniş salonların, binaların, parkların, hatta kentim sevimli meydanlarının, hayvanat bahçelerinin dehşet verici bir öykünün sözcükleri olduğunu hissediyordum. Hep böyle hissetmiştim. Bu yüzden, başıma gelecekleri umursamayı, kendime karşı işlediğim vicdanı bir suç olarak görüyordum... Yaşamımda önemli birşeyler eksikti ama ben neyin eksik olduğunu bilmiyordum.
-Hüsnü Arkan-
alıntıların her birini ayrı ayrı sevdim emeğinize sağlık Duman da severim öğleden sonrama renk kattı
YanıtlaSilGününüze renk kattıysa ne mutlu :)
SilHerman Hesse...
YanıtlaSilKeşke herkes bu düşüncede olsa belki her şey daha güzel olurdu.
İnsanlar eminim ki daha mutlu olurdu.
Her biri ayrı güzel alıntıların bazılarında kendimden şeyler de buldum.
Paylaştığınız için teşekkürler. :)
Herkesin kendinden birşeyler bulduğunu duymak güzel, ben teşekkür ederim :)
SilNiçe iyi hoş ama nasıl desem biraz hımmm bir hava da sezmekteyim. Bu alıntı da öyleydi. Evet insana has bir duygu ama ne bileyim, kendimizi kendimize kabul ettirirsek dünya daha nefes alınası olabilir bence, hayat bu kadar zor olmamalı ya. Önceden bu tip düşünceleri okumayı çok severdim ama bana ne olduysa artık hımmm diyorum sadece. Niçe de olsa ahahah.
YanıtlaSilMesela aynısı bir alttaki Julian Barnes'in alıntısında da var. Bu tip tatlı tatlı yanaşan ve iç hesaplaşma vs gibi görünen düşüncelerin sadece kendini oyalamak olduğunu fark ediyorum (bencesi tabii). Yani insan bir şeyi kaybettiyse bırakmalı veya niye karım beni sevmemeye başladı acaba yaa'ya odaklanmak bile daha faydalı görünüyor, hatta sevmezse sevmesin'e bile odaklanmak şundan faydalı bencesi. :) Bilmiyorum odun gibi bakıyorum galiba ama hayat bu kadar zor olmamalı ya cidden içim şişiyor. :)
Mesela Hermann Hesse'nin alıntısına katılıyorum. Bu bakış açısı lazım bence hepiciğimize, Niçe vs de dahil ahahha.
Hah işte deminden beri içimde kımıl kımıl olan düşünceler Sartre'den geldi. Önceden bu yukarıda eleştirdiğim şeylere bayılırdım ama şimdi bayıyorum. Okuması keyifli ve bu yazarlar damga vurmuşlar vs vs ama bazen ne yapayım saçmalamışlar diyorum. :) Gerçi Sartre de varoluşçu hahaha.
Italo Svevo bu iyi bir şey bence ya. Yoksa kazanamazsın. :)
Hüsnü Arkan'dan okumak istiyorum.
Bu alıntıların hepsi bir iç hesaplaşma. Bazen kaybedilen şeyler insanı dibe sürüklüyor bazen kurtuluş oluyor. O karşıda ki kişi konu durumun değerine göre değişiyor.
SilBu arada Scribd'e üye oldum, bloga eklemek istediğim yüzlerce kitabın PDF ini indirdim istediğin olursa atarım.