Başlığı belki sonra değiştirebilirim ama anlatmak istediklerimi sanırım özetleyen cümleler bunlar. Akşam eski iş yerimden bir arkadaşla sohbet ediyorduk, ifadeye
gelen bir kızla alakalı birşey anlattı. Başka bir konuyla ilgili ifadeye gelmiş ama birden eskiden yaşadığı birşeyi anlatmış, şuan ki durumun anlaşılması için. Anlattıklarından sonra ben de terapistin tutumuna çok sinirlendim, arkadaşım da şaşırdı
anlam verememiş duyduklarına. Daha birkaç gün önce terapistlerin tanı tedavi yöntemleri, yaklaşımları ve farklılıkları ile ilgili Momentos'la yazışmıştık biraz, bu da tam üstüne geldi. Kendisine yeniden teşekkür ediyorum buradan.
Olayları konuları uzatmayacağım özetle konu şu: Bir kız İzmir'de doğup büyüyen oldukça varlıklı ve modern diyebileceğimiz bir aileye sahip. (Modernlik kime göre neye göre, o da ayrı bir konu). Küçüklükte teyzesinin oğlu tarafından taciz ediliyor o zaman 8-9 yaş civarında ve başka kişilerce de bu tarz çirkinliklere maruz kalıyor. Lise de bir sevgilisi oluyor, kendinden 3-4 yaş büyük ve bu durumu sevgilisine anlatıyor. Bir doğum günü partisinde kız sarhoş olunca onu boş odaya götürüp istismarda bulunuyor ve oradaki hiç kimse!!! bu duruma müdahale etmiyor. Sonrasında kızın psikolojisi bozuyor haliyle terapiye başlıyor. Duymaya hazır olun, kadın terapist diyor ki: Bu herkesin başına gelebilecek birşey, bence onunla bağını kesme arkadaş ol, hiç birşey olmamış gibi anca o zaman bu durumu atlatır sıradanlaştırırsın. (Bu arada kız şuan da 30 yaşındaymış).
Ben buraya yazıyorum ama bir taraftan içimden neler diyorum neler, o terapist müsvettesine. Takipleştiğimiz terapist arkadaşlar var onlar ne der bilemem ama. Bir terapistin, hele ki kadın bir terapistin böylesine bir travma durumunu nasıl bu kadar sıradanlaştırım danışanına böyle bir öneride bulunur. Bu ne kadar etik doğru, benim uzmanlık alanım değil ama şayet ben yaşasam bu durumu ve biri bana onu dese sanırım onu oturduğu yerde bakışlarımla taşa çeviririp suratına parayı fırlatıp giderdim, elimden bir kaza çıkmasın diye.
İnsanların hayat görüşü, dini, siyasi, ahlaki, aileden çevreden gelen gelenek görenekleri inandıkları ya da inanmadığı şeyler etik değerlerin önüne geçmemeli bence. Doktorlar hepsi bir konu da çok farklı şeyler diyor. Birinin tanısını tedavisini diğeri kabul etmiyor. Kimi evrimi safsata görüp kimi kabul ediyor, ki bilim insanları için de geçerli bu durum. Bazı terapistler eşcinselliği doğuştan olağan görürken bazıları hastalık tedavi edilebilir diyor.. Sıkıntılarınızın çözümü doğru insanlarla karşılaşmak yani şansa kalmış gibi sanki.. (Herkesi aynı kefeye koymuyorum bu arada. Bu durumu sorduğum terapist arkadaşlarım ve kendi terapistim çok yanlış bir yaklaşım dedi)
Başka bir örnek sürekli içlerinde olduğum için A savcısı aynı olaya farklı karar verirken B savcısı farklı değerlendiriyor, keza hakimler için de geçerli. Öğretmenler mesela, Osmanlı Devletini Atatürk yıktı, İngiliz ajanıydı diyen ve bunu da çocuklara öyle öğreten kişiler gördüm ben. Evet gerçekten, Atatürk'ün istifa etmeden önce Osmanlı Subayı olduğunu kabul etmeyip çocuklara böyle öğreten öğretmenler. Birini sevmeyebilirsiniz, aynı görüşte olmayabilirsiniz ama bu ülkenin geleceği olan çocuklara doğru bilgi vermek bence tüm meslekler için asıl olması gerekenler.
Konu terapistlerden farklı yere geldi ama en başa dönersek, o terapist kendi bu durumu yaşasa ya da en yakını acaba yine aynı öneride mi bulunur?? Tüm meslek grupları için geçerli bu durum. Takdir hakkı, bakış tedavi tanı yöntemleri farklılığı acaba kimlerin hayatına, psikolojisine, geleceğine ne kadar etki ediyor ve bunda etkin rol oynayan kişiler attıkları adımın insanların hayatına olumsuz bir etki yarattığında ne kadar vicdan muhasebesi yapıyor acaba....
Ya da yapıyorlar mı? (hiç sanmıyorum)
"Artık şaşırmıyorum" demek isterdim ama içimden öyle bir adalet, gerçek, hak-hukuk duygusu hakim ki, ne zaman bu tarz şeyler okusam gözlerim doluyor, sinirleniyorum ve içim taş kesiliyor. Saf iyilik o kadar azaldı ki günümüzde, her yeri saf kötülükler kaplıyor artık. Eskiden şikayet mercii vardı, artık kimi kime şikayet edeceksin durumu aldı başını gidiyor. Medyada şu aralar 1 numaraya oturmuş Adnan Oktar haberleri en büyük örnek. :((((
YanıtlaSil"Artık kimi kime şikayet edeksin" işin özü bu. Hiç aklıma gelmemişti Adnancılar şucular bucuların heryere sızdığı ve birşeylerin ona göre hal aldığı. Bir an acaba o terapisti o çocuk mu buldum ki dedim ama yok kendisi bulmuş ve o kadının dediğini de yapmış, asıl felaket olan o.
SilYani bence bu terapist olma halinin de ötesinde bir şey ya. Sıradan bir vatandaş bile bu tip bir ''akıl vermenin'' (çünkü bana pek bilimsel de gelmedi...) kızın psikolojisinin afedersiniz daha beter içine edebileceğini bilir diye düşünüyorum. Adam resmen suçlu bu arada. Suçlu birini mi güzelliyor, ne arkadaş olması! Elbette affetmek bir tedavi yolu olabilir ama affetmek istemezse de hakkıdır ve böyle dan diye mi cümleler kurulur travma yaşamış bir insana? Bir de ''bence'' demiş. Nereden tutarsak elimizde kalıyor. Gerçekten sinirlendim. Ortada bir istismar var bu arada. Hem cinsel, hem psikolojik. Adam yaptıklarının bedelini ödemiş mi bari?
YanıtlaSilHayır, ödememiş. Şöyle; kız istismara uğradığını bir süre sonra öğreniyor. Aradan zaman geçtikten sonra doğum gününe katılanlar arasındaki dedikodular ayyuka çıkıyor, okulda duyuluyor sonra biri çıkıp kıza, x kişi seni odaya götürdü ve birşeylerin olduğu söyleniyor deniliyor. Kızın haberi bile yok yani. Delilsiz ispatsız, mümkün değil, örnek yok. Sonra doktora gidince öğreniyor o gece birşey olduğunu, bu kez de o gece olduğu ne malum deniliyor. Neresinden tutarsanız tutun elde kalıyor. Reşit olmayanla cinsel ilişki şikayet olmaksızın kamu davası, üsttüne üstlük rızasız. Yukarıda da yazdım, acaba o terapisti o çocuk mu buldu ki dedim ama yok kendisi bulmuş ve kız yıllarca terapistin dediğini de yapmış, asıl felaket olan o.
Sil"Ölmek İçin On Üç Sebep" dizisini çağrıştırdı biraz, yapanın yanına kar kalmış. Bu sadece bildiklerimiz ve buraya yazamadığım onca iğrenç dava..
Sil