05 Şubat 2024
Altı Çizili Kitap Cümleleri - 33
İnsan yeryüzünün döküntüsüdür..
-Oruç Aruoba-
Kelimeler, albayım, bazı anlamlara gelmiyor.
-Oğuz Atay-
Kesin olan bir şey var: bir zamanlar ne olduğumu hatırlayabiliyor olmasam, şu anki bene katlanamazdım.
-Fernando Pessoa-
Sakinim ben. Dinginim. Korkunç bir fırtınadan önceki dinginlik bu.
-Sylvia Plath-
Tüm kusur bende. Hiç bir konuda hiç kimseye güvenmemem gerektiğini böylece bir kez daha öğrenmiş oldum!!
-Tezer Özlü-
Zevk, tabiatın seciyesidir. Zekanın yaratıcı bir kuvvet olmaktan çıkması, vücudun arzularına muhalefet etmesinden ileri geliyor. İstediğin herşeyi yap ve yapabileceğin şeyi iste, hiçbir kaideye kulak asma. Yaşamanın sırrı budur!
-Peyami Safa-
Ne kadar da çok severmişiz birbirimizi
Sahi ne kadar da çok severmişiz
Yıllarca, yüzyıllarca öpüştük
Sigaralar tuttuk, içkilerin en iyisini sunduk
İstersen bu gece burada kal, dedik
Sağlığımızı sorduk, bir sürü ilaç adları saydık
Sık sık görüşelim, olmaz mı, dedik
İyi bildiğimiz ne varsa yaptık, ayrıldık
Ortada
Her zamanki gibi bir karanfil kaldı.
-Edip Cansever-
Öyle zaman olur ki, sorumluluğumuzun bir başkası tarafından üstlenilmesini isteriz. Bazen ise bir diğer insanın sorumluluğunu üstlenmemiz gerekir. Bir başka deyişle, arada bir çocuk olur ya da çocuk olma ihtiyacında olan bir yakınımızın ana ya da babası oluruz. Dengeli bir biçimde olmak koşuluyla böylesi dayanışmalar yaşamın doğal bir parçasıdır. Çünkü aslında kimse kendi kendine yeterli olamaz. İnsanlara gereğinde "hayır!" diyebilmek ve bundan ötürü suçlanmamak kadar, onlardan bir şeyler isteyebilmek ve beklentilerimizi hissettirebilmek de kendimize karşı sorumluluğumuzun bir parçasıdır. İnsanlara verebilmek de öyle!
-Engin Gençtan-
Sen bulanık bir gölgeden, sert bir kayıtsızlık çekirdeğinden, bakışlardan kaçan nötr bir bakıştan başka birşey değilsin.
-Georges Perec-
Başlangıcımız ve sonumuz arasında ne fark var! İlkinde arzunun çılgınlığı ve tensel zevkin coşkunluğu söz konusu; ikincisinde ise bütün organların tahribatı ve cesetlerin küflü kokusu. Doğumdan ölüme giden yol iyilik ve hayattan zevk alma anlamında hep aşağıya doğru gidiyor; mesut şekilde hayal kuran çocukluk, neşeli gençlik, zahmetli yetişkinlik, kırılgan ve genellikle acınası yaşlılık, son hastalığın işkencesi ve sonunda ölümün acısı. Varoluş, sonuçları yavaş yavaş daha da belirgin hale gelen yanlış bir adım gibi görünmüyor mu?
-İrvin D. Yalom-
Şu ki, geçmiş yıkımlarına bir göz atan bütün insanlar gelmekte olan yıkımlardan kaçınabilmek için kökten yeni bir şeye başlayabilme gücünde olduklarını hayal ederler. Kendi kendilerine görkemli bir vaatte bulunur ve kaderin onları batırdığı o vasat uçurumdan çıkartacak bir mucize beklerler. Ama hiçbir şey olmaz. Herkes aynı olmaya devam eder. sadece hepsine damgasını vurmuş olan o düşkünlük temayülünün sivrilmesiyle değişirler. Etrafımızda yoğunluğu azalmış ilham ve coşkulardan başka şey görmeyiz. Her insan her şeyi vaat eder; ama her insan, kıvılcımının dayanıksızlığını ve hayattaki deha noksanlığını öğrenmek için yaşar. Bir varoluşun aslına uygunluk derecesi kendi yıkımından ibarettir.
-E.M. Cioran-
Tüm kusur bende. Hiç bir konuda hiç kimseye güvenmemem gerektiğini böylece bir kez daha öğrenmiş oldum!
YanıtlaSilAh şunu kaç kere yaşadık, bu defa öğrendim deyip sonra tekrar yaşadım...
Bir gün gerçekten akıllanacağım inşallah... :)
Benim hiç umudum yok kendi adıma :) Kaç kazık yense de yensin, yine insanlarda inanacak güvenecek bir saçmalık buluyorum..
Sil