Sevmedim seni 2023. Hem de hiç sevmedim. İlk gününden son gününe kadar. Hayatım da yaşadığım en büyük fiziksel ve duygusal acıları yaşattın. Ölümün kıyısından döndüm, ki bende değişim sürecini başlatan ana etken o oldu. Hiç bilmediğim, çalışmadığım yerden sorumlu tuttuğun derslerde acı sınavlar verdin. Hırpaladın, sarstın yeri geldi al aşağı ettin, dibin dibini gösterdin gördüklerimden acıdan nefesim kesildi. Önceliklerim, değerlerim değişti. Hayata insanlara bambaşka pencerelerden baktım. Hiç ummadığım insanlardan ummadığım iyilikler, kötülükler, ihanetler gördüm. İçimden daha ağır kelimeler geçse de akışına bıraktım herşeyi. Kötülüklerden, kötü insanlardan arınma ve onları tanıma yılım oldun.
Otuzdokuz yıllık hayatım da, hiç bu denli sorunla uğraştığımı hatırlamıyorum. Olsa da dış kapının dış mandallarıydı, o kadar sarsmamışlardı. Hayatınızın için de olup, ummadığınız anda inen o darbe gerçekten can acıtıcı. Domino taşı gibi arka arkaya geldi herşey. Yıllarca sessizce kenarda bekleyen kişiler, konular olaylar hatta hiç olmayan gerçekleşmeyen şeyler bile konuşuldu. Patır patır tüm hançerler birbirini takip etti. İnsanların yüzü gülerken, meğersem için yıllarca için de ne kadar büyük nefret kin biriktirmiş. Yıllarca bu an için hazırlanıp, sıralarını beklemişler. Kafaların da kurdukları senaryosunu yazdıkları saçmalıkların gösterileri için. Tam bir maskeli balo, söyleyeyim; filmin sonunda da hepsi düşüyor. Hakkını vermek lazım benim adıma iyi şeylerde oldu. Herşey de kötü diyemem sinir bozsa da iyi tarafından bakmak lazım.
Maskeler düştü bir bir, bazısı kibrine, bazısı o çok öğündüğü aklına, kontrolüne, bazısı da bu zamana kadar bu boyutta olduğunu göremediğim o pis egosuna yenik düştü. Araların da bir kaçı bunların hepsini yaşadı. Kimisi kendi menfaatleri için başkasının değerlerine, kutsalına, aklına kalbine saldırdı leke sürmeye çalıştı ama tüm pislikler ellerinde kaldı. Tahminen o pislikler görülmesin diye de kendi üstlerine sürdüler. Kara leke gibi kalsın üzerlerin de. Kıçlarına kına olarakta yakabilirler. Aslında içten içe hissettiğim ama adını koyamadığım, başkası fark edip uyarınca konduramadığım o kadarı da olmaz dediklerimin sandığımdan çok daha fazlasının olabilceğini gördüm. Sevmedim seni deyince alınma çokça konu da iyi dersler verdin. Hepsini not aldım. En güzel tarafı gözümü açtın, hayatım da toptan temizlik yaptın.
İnsanların kötülüğünün, iki yüzlülüğünün sahteliğinin boyutu konusunda ne kadar ileri gidebileceğini ve benim insanlara iyi bakma konusunda baya saf olduğumu gördüm. Bu gördüklerim olgunlaştırdı, canım yandı ama Anka kuşu misali kendi içimde hiç tanımadığım bilmediğim bir 'ben', ortaya çıkardı. Bu aralar onu tanımaya çalışıyorum, huyu suyu eski Kırmızı dan baya farklı. Şimdilik iyi anlaşıyoruz bakalım bana neler öğretecek ilerleyen yıllarda. En basiti normalde dokuz mahalleyi yakıp yıkacağım, hesabını sormadan acısını çıkarmadan bırakmayacağım şeylere mimik bile oynatmadım. Nedenini niyesini sormadım. Tek kelime bile etmedim. Sanırım herkesin dilinden düşürmediği, olgunlaşmak denilen şey böyleydi.
Hayat gerçekten hepimiz için sürprizlerle dolu. Düşünsenize on, yirmi yıl önce nasıl bir hayat hayal etmiştiniz ve şuan nerede ne haldesiniz. Ben tahminimin hayalimin ötesin de yaşadım birçok şeyi. Mükemmel bir eş, şahane çocuklar, hayatını çocukları için yaşayan, her daim arkamda olan bir anne baba. Bir çok konu da şanslıydım, hala da öyleyim. Hayatta ki tüm şanssızlıklarıma rağmen var ettiğim en büyük şanslar. Tüm bu yaşadıklarım bana hayatta ki en önemli şeyin doğup büyüdüğün aile, kendi var ettiğin aile ve sağlık olduğunu gösterdi..
Üst üste yaşadığım ve tam da geçen yılbaşı bu zamanlar domuz gribi ile birlikte yaşadığım covid sonrası, iki ay vahim boyutta olan ciddi bir hafıza sorunu yaşadım. Beş dakika öncene konuşulduğundan, çocuklarımın adından doğum tarihlerine kadar bir çok şeyi unuttuğum, hatta an gelip varlıklarını bile hatırlamadığım durumlar. Unutmanın yanında çok kötü bir algıda sorun süreç. Kimine göre bu benim için iyi birşeydi, herşeyi gereksiz ayrıntısıyla düşünen, kafası içinde çok kendi kendiyle konuşan biri olduğum için zihnimi rahat bırakmam dinlendirmem için bir fırsat olarak gördüler. Neyse ki geçti, akıl nimettir diye boşuna demiyorlar. İnsanlara sürekli aptal, anlayışı kıt derken aptal dediklerimden beter oldum.. Karma mı deniyordu buna? Ne derler. Kınadığın başına gelmeden ölmezmişsin.
Bu kadar mı? tabiiki de değil! O kadar okkalı giriş yaptık. Hayat insanlar, dersler, sağlık diye. Normalde beş saat diye planlanan ama sekiz buçuk saat süren bir takım operasyonlardan sonra hayatım kabusa döndü. Hiç böyle bir durumla karşılaştınız mı yada şey dediğiniz oldu mu, "evet ya tamam buraya kadarmış". Herşeyi kabullenip eşinizi çocuklarınızı sevdiklerinizi birilerine emanet edip, ne olur iyi bakın diyerek o anı beklediniz mi hiç? Geçen mart ayında bu durumu yaşadım. Bacaklarım da sinir hasarı ve pıhtı oluştu. Ameliyat öncesi vurulan kan sulandırıcılar ve giydirilen varis çorabına rağmen pıhtının oranı normalin üstündeydi.
Gözümü açtığım da iki ayak bileğimde oluşan o tarifsiz acı. Doktor iki gün boyunca resmen kaçtı benden, sürekli ameliyatta dediler, normalde sabah akşam kontrole gelirmiş. O gelmedi, geldiğinde de tabiiki saçma salak açıklamlar, çok panikti gözünü kaçırdı, o zaman anladım birşeyler olduğunu. Aynı şeyi farklı zamanlarda sorduğum, her defasında başka birşey dedi. O kadar yorgun ve halsizdim ki peşine bile düşmedim, yeter ki ayağa kalkayım dedim. Doktor kötü olduğundan değil ama birşeyler ters gitmiş. Sonrasında öğrendiğim kadarıyla kalbimle alakalı ciddi bir sıkıntı çıkmış. Onları asıl korkutan şey adliye personeli olmamdı. Savcılıkta çalışmam, müdürlerin ziyarete gelmesi savcıların araması baya korkutmuştu onları. Ha bu arada narkozdan çıkan bir şey hatırlamaz derler ya, hah inanmayın tam bir palavra. Dayanamıyorum nolur kesin ayaklarımı dediğimi çok iyi hatırlıyorum. Bir de eşime küfretmiştim :)
Kırkbir gün süren, özellikle ilk yirmibeş günü işkence gibi geçen. Deliksiz uykuya hasret bırakan, batmaları yanmaları dindirmek adına sürekli buz torbasında kalan. Hiç bir ilacın hatta morfinin bile işe yaramadığı tarifi olmayan bir acı ve o süre boyunca ayağa kalkamamak desteksiz basamamak. Meğer ayağının üstüne basabilmek ne büyük bir nimetmiş. Yürümek, ayağının yere basması sıradan birşey gibi ama bunu yapamayan için öyle büyük birşey ki..
Hayatın bize ne sürprizler hazırladığını bilemeyiz. Hayatım da hep kendi evlerim oldu, hiç kirada oturmadım ve otuzdokuz yaşında ilk kez kiraya çıktım. Dört ay oldu yeni eve yeni bir şehire geleli. Ve hayatım da en huzurlu olduğum zamanlardan birindeyim. Onbeş yıldır yaşadığım İstanbul'u terk ettim. Depremdi mülteciydi derken yaşanmaz olmuştu zaten İstanbul. Her yer o çöl faresi bedevilerle dolu. Süper kupa muhabbetinden sonra içimde ki Arap nefreti hortladı. Irkçı? Evet söz konusu araplarsa ırkçıyım. En azından nefretim de de, sevgimde de tatlı su hümanistliği yapmıyorum, dürüstüm.
İstanbul'dan, fazlasıyla dışlandığım hatta arada yakaladığım kadarıyla öcü gibi bakılan, bağnazlığın yobazlığın yaygın olduğu ve hayatta yaşamam yaşayamam dediğim bir kente yerleştim. Eşim ve çocuklar benden daha çabuk alıştılar bu düzene. Hayat insanı güzel terbiye ediyor. Olmaz dediklerin oluyor, yapmaz dediklerin yapıyor. İnsan hayatta herşeye alışıyor, asla yapmam olmasın dediğin şeylere gün gelip ne olur olsun diyorsun. Keşke dediğin şeye sonra iyi ki olmamış diyorsun. Birşey tüm çabalara, iyi niyetlere rağmen olmuyorsa zorlamamak gerek sanırım. Olmaması belki hayrımıza olandır..
Hayat insanı çok güzel terbiye ediyor dedik ya, sadece bununla da kalmıyor ederken de farkındalaştırıyor. Mesela asla büyük konuşmamak gerekiyormuş. Asla asla dememek gerekiyormuş. Kimseye en saf en şeffaf halinizle kalbinizi hayatınızı açmamanız, içinize sinmeyen insanlarla aynı sofraya dahi oturmamanız gerekiyormuş. İçinize sinmeyen birşey varsa onun altından kesin bir bokluk çıkıyormuş. Anneniz, eşiniz, arkadaşlarınız birileri hakkında sizi uyarıyorsa dinlemek, en azından göz ardı edip kimseye kör bakmamak gerekiyormuş. Kimse için o yapmaz dememek gerekiyormuş. Herşey insanlar içinmiş. Hayatımızdan gelip geçenler, iyi kötü, doğru yanlış bize bir şey öğretmek için varlarmış. Keza bizim de hayatından geçtiğimiz insanlar, insancıklar için de geçerli bir durum.
Hayatımın kıyısından köşesinden bir şekilde dahil olmuş, hala olan ve artık olmayan iyi insanlar, iyi ki tanıdım sizi. Bir şarkı, bir kitap, bir sohbet, bir öneri bazen sadece içimizi dökmek için buluştuk, yeri geldi yerden kaldırdık birbirimizi hiç görmeden. Bazılarınızı sadece resimlerde gördüm, bazınızı hiç görmedim, sesini bile duymadım. Oturup bir çay kahve içmedik ama bana kattıklarınızla hep yanımda oldunuz, iyilikle güzellikle anılarak büyümeme yardımcı oldunuz.
Hayatımın kıyısından köşesinden bir şekilde dahil olmuş ve artık olmayan, olamayacak olan insancıklar, size de sonsuz teşekkürler. Kime güvenip kime güvenmemem gerektiğini, kime iç açılıp açılmayacağını. Endişe etmeden kime sırtımı dönüp, ona yaslanmam yada yaslanmamam gerektiğini. Herkesin doğruluk dürüstlük ahlak dersi vermesine kanmamam gerektiğini, söz konusu insanların egosu ve çıkarları olunca canım dediğini bile arkasından canından vurabildiğini. İyiliği güzelliği hak eden ve kıymet bilen insanlarla paylaşılması gerektiğini. Adalet, hak, insanlık, dürüstlük dersi verenlerin sandıkları kadar, hatta hiç mükemmel olmadıklarını ve anlatılanın anlatılan da kalmadığını ego malzemesi için hayatınızı sizi hatta çocuklarınızı bile malzeme yapıldığını. Yine yeni yeniden, kime güvenip kime güvenmemem konusunda sağlam bir imtihan, ders olduğunuz bana.
Bana canım cicim deyip, beni en yakınlarıma olmayanşeylerle gömmek. Ben bir ömür geçse yine anlamazdım, hakkını vermek lazım güzel oyuncusunuz. Zaaflarınızın kibrinizin kurbanı olup, geçte olsa gerçek yüzünüzü göstermeseniz ben yine sizin sömürgeniz olup, üstünden ego kastığınız biri olmaya devam ederdim. Beni yormayıp kendinizi sonunda belli ettiğiniz ve hak ettiğiniz gibi hepinizi hayatımdan keyifle siktir ettiğim için sonsuz teşekkürler. Kimin hatalarıyla yüzleştiğini, kimin yüzsüzleştiğini görmek güzel..
Hepsini bir oturuşta yazdım, noktalama imla anlatım bozukluğu vs şeylere bakmadım bile. O yüzden göz kulak tırmalayan şeyler için kusura bakmayın. Bir de alınan her ders için ayrı ayrı şarkılar seçtim..
Umarım 2023'ü aramadığımız bir yıl olur. Sağlıklı huzurlu mutlu ve iyi insanlarla karşılaşacağınız, kötülerden arınıp, kötülüklerden korunacağınız çok güzel bir yıl olsun.. 2024 tüm güzellikleri getirsin ve artık şu arayı açan ve özlenen güzel dostlar da dönsün artık sahalara. Sarılacak bir yara, düzelecek bir durum, paylaşılacak iyi kötü bir an varsa, bana ulaşacağınız yolları biliyorsunuz..
Meri de kırismıs. Hepi de nüvyır. Cıngıl da bels..
Sağlıcakla, öpüldünüz.. çok çok kalp..